You searched for: he is my neighbor, but i don't know him well (Engelska - Turkiska)

i don't know him.
onu tanımıyorum.

i don't know him at all.
onu hiç tanımıyorum.

my son, i don't know where he is.
oğlum... onun nerde olduğunu bilmiyorum.

the number is 932-8647, but i don't know the area code.
numara 932-8647 ama alan kodunu bilmiyorum.

i don't know tom well, but i know his wife.
tom'u iyi tanımıyorum fakat karısını tanıyorum.

i am turkish but i don't know your language
kıllı amini yalarim

i don't know my neighbors.
komşularımı tanımıyorum.

tom could be in the kitchen, but i don't know.
tom mutfakta olabilir, ama ben bilmiyorum.

but i don't know that that's the common debate.
ama bu ortak bir tartışma mı bilmiyorum.

i don't know, but i bet tom does.
ben bilmiyorum fakat sanırım tom biliyor.

but i don't know why i don't hate their music.
ama neden onların müziklerinden nefret etmediğimi bilmiyorum.

tom asked mary to do something for him, but i don't know what.
tom mary'nin onun için bir şey yapmasını istedi ama ne olduğunu bilmiyorum.

i don't know for certain who he is.
onun kim olduğunu kesin olarak bilmiyorum.

i don't know if he is interested in me.
onun benimle ilgilenip ilgilenmediğini bilmiyorum.

i don't know about you, but i believe tom.
senin hakkında bilmiyorum ama tom'a inanıyorum.

and i don't know why, but i remember the story.
neden bilmiyorum ama hikayeyi hatırlıyorum.

i don't know the reason he is absent today.
ben onun bugün bulunmama nedenini bilmiyorum.

i don't know about you, but i feel pretty good today.
seni bilmem ama ben bugün oldukça iyi hissediyorum.

and i stayed. i don't know why i stayed, but i stayed.
ve ben kaldım. sebebini bilmiyorum ama kaldım.

bingo! now i'm told that's not just a squid phenomenon with males, but i don't know.
bingo! Şimdi bu duyduğum kadarıyla sadece mürekkepbalıklarının erkeklerine özgü bir hareket değilmiş ama bilmiyorum.