You searched for: i'm hearing you (Engelska - Turkiska)

i can't believe what i'm hearing.
duyduğuma inanamıyorum.

i can't abide hearing you cry so bitterly.
acı şekilde ağladığını duymaya katlanamam.

"i was born then, and now i'm hearing stories about that big country and great friendships.
setimes'a konuşan 20 yaşındaki belgradlı öğrenci nikola markoviç, "ben o dönemde yeni doğmuştum ve şimdilerde o büyük ülke ve yaşanan güzel dostluklarla ilgili hikayeler dinliyorum.

and i don't speak korean, but i'm hearing these voices, and i'm not hearing anger, i'm hearing terror.
korece bilmem ama duyduğum öfkenin değil dehşetin sesleriydi.

isn't an organization which is connecting the independent voices of the world to get out there, and yet i'm hearing throughout this conference that the biggest danger in our future is [lack of] understanding the other and having mutual respect for the other and crossing borders.
böyle bir organizasyon yok yani bağımsız sesleri açığa vurmak üzere bir araya getiren bir yer oysa bu konferans boyunca şunu duyuyorum gelecekte en büyük tehlike birbirimizi anlama, karşılıklı saygıya sahip olma ve sınırları aşma konusunda [yoksunluğumuzdandır].