You searched for: those two aren't half bad! (Engelska - Turkiska)

those two countries aren't getting along these days.
bu iki ülkenin bugünlerde arası pek iyi değil.

those two boys are cousins.
Şu iki çocuk kuzendir.

are those two going out?
Şu ikisi dışarı gidiyorlar mı?

i knew those two were related.
bu ikisinin birbiriyle ilişkili olduğunu biliyordum.

those two children were the same age.
Şu iki çocuk aynı yaştaydı.

are those two equal in comparison?
bu ikisi eşit midir?

those two countries are geographically similar.
bu iki ülke coğrafik olarak benzerler.

those two boys share the same dormitory room.
bu iki çocuk aynı yatakhane odasını paylaşır.

i can't explain the difference between those two.
bu ikisi arasındaki farkı açıklayamam.

it's a really good combination of those two factors.
bu, iki faktörün güzel bir kombinasyonu olacak.

and those two things made the risk more than it was.
ve bu iki şey riski olduğundan büyük gösterdi.

and how do you bring those two things together?
bu ikisini nasıl bir araya getirebilirsiniz?

besides those two there shall be two other gardens.
bu iki cennetten başka iki cennet daha var.

and so, those two individuals have different numbers of friends.
yani bu iki bireyin farklı sayıda arkadaşları var --

and so we have to figure out how they balance those two things.
o zaman, bu iki değişkeni nasıl dengelediklerini bulmak zorundayız.

all that changed was the acoustics of the classroom in those two examples.
bu iki örnekte değişen sadece sınıfın akustiğiydi.

composers know that. if they want sad music, they just play those two notes.
besteciler bunu bilir. eğer hüzünlü müzik istiyorlarsa sadece o iki notayı çalarlar.

"so, when we join the area, we'll be spared just those two minutes."
sahaya katılırsak bu 2 dakikadan kurtulacağız sadece." dedi.

and basically we took hay and crab apples and made barbecue sauce out of those two ingredients.
ve saman ve yaban elmalarını aldık ve o iki malzemeden barbekü sosu yaptık.

can you see the poorest billion, those [two] boxes i had over here?
en fakir 1 milyarı görebiliyor musunuz, buradaki iki kutu?