You searched for: ovom (Serbiska - Turkiska)

ne u ovom trenutku.
bu noktada değil.

matei: u ovom trenutku da.
matei: artık evet.

sve to vidim u ovom dečaku.
petkovski, "bu çocukta o yetenek var.

ovom izveštaju je doprineo igor jovanović
bu haber İgor jovanoviç'in katkılarıyla hazırlanmıştır

međutim, nisu svi zadovoljni ovom reorganizacijom.
ancak değişikliklerden herkes memnun değil.

eu ne želi vakuum u ovom delu sveta.
ab dünyanın bu bölgesinde bir vakum etkisi istemiyor.

milić: u ovom regionu može da bude mira
miliç: bu bölgede barış sağlanabilir

postoji određena eksplozivnost u ovom regionu".
bu bölgede belli bir patlama potansiyeli var."

mirela popović radi u ovom hostelu od leta 1999.
mirela popovic 1999 yazından beri burada çalışıyor.

"u ovom slučaju, takva pretnja ne postoji.
devletler ibadethane açılmasını yasaklayamazlar.

"zaprepašćen sam ovom odlukom", rekao je on.
başbakan, "bu karar beni hayrete düşürdü." dedi.

"međutim, ovom odlukom se istvoremeno produžava agonija...
bulgaristan'a ne zaman dönebileceğimiz konusunda hiçbir fikrim yok."

"evropski sud nema prava da govori o ovom pitanju marama.
"avrupa mahkemesinin türban konusunda konuşmaya hakkı yoktur.

ovom izveštaju doprineo je dopisnik setimesa georgi mitev-Šantek.
bu haber setimes muhabiri georgi mitev-shantek'in katkılarıyla hazırlanmıştır.

ovom [odlukom] će građani mostara biti pošteđeni noćne more.
bu karar, mostar sakinlerini bir kâbustan kurtarıyor.

u ovom trenutku, "muzej prekinutih veza" postavljen je u istanbulu.
"bitmiş İlişkiler müzesi" şu anda İstanbul'da sergileniyor.

u mnogim prodavnicama u grčkoj nema kupaca u ovom periodu. [rojters]
yunanistan'da birçok mağaza bu yılbaşı kan kaybediyor [reuters]