You searched for: vermiştik (Turkiska - Spanska)

size örnekler de vermiştik.
os dimos ejemplos...»

ve size misaller de vermiştik.
os dimos ejemplos...»

musa'ya kırk gece vade vermiştik.
y cuando nos dimos cita con moisés durante cuarenta días.

Üstelik, size örnekler de vermiştik.
os dimos ejemplos...»

Çocuk yaşta kendisine bilgelik vermiştik.
y le otorgamos el juicio cuando aún era niño,

yeryüzünde size vermediğimiz imkanları onlara vermiştik.
les habíamos dado poderío en la tierra como no os hemos dado a vosotros.

kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik.
les habíamos dado oído, vista, intelecto.

doğruyu bulurlar diye musa'ya kitabı vermiştik.
dimos a moisés la escritura. quizás, así, fueran bien dirigidos.

kuşları da toplu halde onun emri altına vermiştik.
y los pájaros, en bandadas.

biz, onlara âyetlerimizi vermiştik de onlar, yüz çeviriyorlardı
les trajimos nuestros signos y se apartaron de ellos.

musa'ya kırk gece (vahyetmek üzere) söz vermiştik.
y cuando nos dimos cita con moisés durante cuarenta días.

and olsun ki, biz onlara size vermediğimiz imkanlar vermiştik.
les habíamos dado un poderío como no os hemos dado a vosotros.

andolsun biz musa'ya açık açık dokuz mu'cize vermiştik.
dimos a moisés nueve signos claros.

hepsine yeterli örnekler vermiştik, sonunda hepsini kırdık geçirdik
a todos les dimos ejemplos y a todos les exterminamos.

and olsun ki onlara, size vermediğimiz servet ve imkanı vermiştik.
les habíamos dado un poderío como no os hemos dado a vosotros. les habíamos dado oído, vista, intelecto.

and olsun ki musa'ya kitap vermiştik de onda ayrılığa düşmüşlerdi.
ya dimos a moisés la escritura. y discreparon acerca de ella.

andolsun ki biz, doğru yolu bulsunlar diye musa'ya kitap vermiştik.
dimos a moisés la escritura. quizás, así, fueran bien dirigidos.

andolsun biz İbrahim'e daha önce rüşdünü vermiştik. biz onu iyi tanırdık.
antes, dimos a abraham, a quien conocíamos, la rectitud.

andolsun ki biz musa'ya tevrat'ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi.
ya dimos a moisés la escritura. y discreparon acerca de ella.

andolsun ki biz, vaktiyle İsrailoğulları'na kitap, hüküm ve peygamberlik vermiştik.
dimos a los hijos de israel la escritura, el juicio y el profetismo.