Şunu aradınız:: daran (Almanca - Türkçe)

denken sie daran:
unutmayın;

als sie daran saßen
başında oturmuşlar,

diese glauben daran.
böyle olanlar kur'ân'a inanırlar.

wie sie daran saßen!
başında oturmuşlar,

dennoch zweifelt ihr daran.
böyle iken, siz hala kuşkulanıyorsunuz.

wer will, erinnert sich daran.
artık dileyen, öğüt alır onunla.

diese verinnerlichen den iman daran.
Çünkü onlar, ona iman ederler.

also sei nicht im zweifel daran!
o(kur'a)n'dan hiç kuşkun olmasın.

daran könnte panasonic verbesserungen vornehmen.
panasonic bu noktayı daha iyi ele alabilirdi.

wollt ihr denn nicht daran denken?
artık düşünüp ibret almaz mısınız? [8,23; 35,19-24; 59,20]

und sie sagen: "wir glauben daran."
onları korktukları zaman bir görsen; artık kurtuluş yoktur, cehenneme yakın bir yerde yakalanmışlardır.

liegt es daran, daß ihr ermahnt werdet?
size öğüt verildi diye mi (uğursuzluğa uğradınız)?

sprich: glaubt daran oder glaubt eben nicht.
de ki: "ona ister inanın, ister inanmayın!"

sag: glaubt daran oder glaubt (eben) nicht.
de ki: "ona ister inanın, ister inanmayın!"

(erinnere daran), als allah sagte: "'isa!
allah buyurmuştu ki: ey İsa!

(erinnere daran), als die engel sagten: "maryam!
allah, kendisi tarafından bir kelime vereceğini sana müjdeliyor. adı Îsâ, lakabı mesih, sıfatı meryem oğludur.

dara
dara