Şunu aradınız:: je parle mieux que toi (Fransızca - Türkçe)

je suis meilleur que toi.
ben senden daha iyiyim.

je parle l'anglais
İngilizce konuşuyorum

je parle un peu le turc
merhaba kardeşim nasıl onunki

je parle turc, anglais et un peu français
türkçe, ingilizce ve biraz da fransızca konuşuyorum

effectuez la tâche du mieux que vous pouvez.
görevi yapabildiğiniz kadar iyi yerine getirin.

je rends grâces à dieu de ce que je parle en langue plus que vous tous;
dillerle hepinizden çok konuştuğum için tanrıya şükrediyorum.

c'est bien mieux que tout ce qu'ils amassent».
bu, onların (dünya malı olarak) topladıklarından daha hayırlıdır.

no je ss ps turkménistan ,mais je parle un peu la langue turkish
türkmüsün

je suis pour la paix; mais dès que je parle, ils sont pour la guerre.
onlar savaşa kalkıyor!

puis appelle, et je répondrai, ou si je parle, réponds-moi!
ya da bırak ben konuşayım, sen yanıtla.

mais je sais que toi et tes serviteurs, vous ne craindrez pas encore l`Éternel dieu.
ama biliyorum, sen ve görevlilerin rab tanrıdan hâlâ korkmuyorsunuz.››

car la sagesse vaut mieux que les perles, elle a plus de valeur que tous les objets de prix.
dilediğin hiçbir şey onunla kıyaslanamaz.

je parle espagnol à dieu, italien aux femmes, français aux hommes et allemand à mon cheval.
tanrı'yla İspanyolca, kadınlarla İtalyanca, erkeklerle fransızca, atımla da almanca konuşurum.

il dit: «ce que mon seigneur m'a conféré vaut mieux (que vos dons).
"rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım.

quel autre ai-je au ciel que toi! et sur la terre je ne prends plaisir qu`en toi.
İstemem senden başkasını yeryüzünde.

je parle du jugement historique de la cour pénale de minya contre 529 accusés, ouaip, celui dont parle le monde entier.
el minye ceza mahkemesi'nin 529 sanığa verdiği tarihsel mahkeme kararından bahsediyorum, evet bütün dünyanın bahsediyor olduğu karar.

parallèlement, les parts de marché de moyens de transport tels que le train et le bus n'augmentent au mieux que de façon marginale.
Öte yandan, tren ve otobüs gibi taşımacılık modlarınm pazar payları da ya hiç artmamakta ya da marjinal düzeyde artmaktadır.

soudain je parle, sur une nation, sur un royaume, d`arracher, d`abattre et de détruire;
bir ulusun ya da krallığın kökünden söküleceğini, yıkılıp yok edileceğini duyururum da,

combien acquérir la sagesse vaut mieux que l`or! combien acquérir l`intelligence est préférable à l`argent!
akla sahip olmak da gümüşe yeğlenir.

le 300d était le premier reflex numérique à se vendre en grandes quantités, et, d'après une source fiable, le 350d se vend déjà encore mieux que son prédécesseur.
eos 300d çok satan ilk slr modeldi, güvenilir kaynaklardan edindiğimiz bilgiler canon eos 350d modelinin bu satışları geride bırakıyor olduğu yönünde.