Şunu aradınız:: olivier (Fransızca - Türkçe)

olivier
zeytin

olivier bédard
olivier bédard

olivier serveemail of translators
koray löker, serdar soytetiremail of translators

par le figuier et l'olivier!
andolsun incire ve zeytine,

julien richard-foy, olivier delauneemail of translators
serdar soytetir, hüseyin nacakemail of translators

julien. rf@no-log. org, olivier. delaune@wanadoo. fr
tulliana@ gmail. com, nacakhuseyin@ googlemail. com

matthieu robin, gérard delafond, ludovic grossard, mickaël sibelle, olivier delauneemail of translators
halil erensu, engin ÇaĞatay, ayşe genÇ, muhammet karaemail of translators

il fit dans le sanctuaire deux chérubins de bois d`olivier sauvage, ayant dix coudées de hauteur.
İç odada her biri on arşın yüksekliğinde, iğde ağacından iki keruv yaptı.

il sera comme une vigne dépouillée de ses fruits encore verts, comme un olivier dont on a fait tomber les fleurs.
zeytin ağacı gibi çiçeğini dağıtacaktır.

matthieu robin, gérard delafond, ludovic grossard, mickaël sibelle, olivier delaune
halil erensu, engin ÇaĞatay, ayşe genÇ, muhammet kara

matthieu robin, gérard delafond, ludovic grossard, mickaël sibelle, olivier delaunename of translators
halil erensu, engin ÇaĞatay, ayşe genÇ, muhammet karaname of translators

car il en est dans le pays, au milieu des peuples, comme quand on secoue l`olivier, comme quand on grappille après la vendange.
dünyadaki bütün uluslar da öyle olacak.

ta femme est comme une vigne féconde dans l`intérieur de ta maison; tes fils sont comme des plants d`olivier, autour de ta table.
Çocukların zeytin filizleri gibi sofranın çevresinde.

la colombe revint à lui sur le soir; et voici, une feuille d`olivier arrachée était dans son bec. noé connut ainsi que les eaux avaient diminué sur la terre.
güvercin gagasında yeni kopmuş bir zeytin yaprağıyla akşamleyin geri döndü. o zaman nuh suların yeryüzünden çekilmiş olduğunu anladı.

il fit de même, pour la porte du temple, des poteaux de bois d`olivier sauvage, ayant le quart de la dimension du mur, et deux battants de bois de cyprès;
aynı biçimde ana bölümün girişine de iğde ağacından kapı söveleri yaptırdı. bu söveli kapı tapınağın genişliğinin dörtte biriydi.

ainsi qu'un arbre (l'olivier) qui pousse au mont sinaî, en produisant l'huile servant à oindre et où les mangeurs trempent leur pain.
onunla, içinde, yediğiniz birçok meyvalar bulunan hurmalık ve üzüm bağları, tur-i sina'da yetişen, yiyenlere, yağ ve katık veren zeytin ağacını var ettik.