Şunu aradınız:: trône (Fransızca - Türkçe)

trône
taht

le maître du trône, le tout-glorieux,
arş'ın sahibidir, yücedir.

salomon s`est même assis sur le trône royal.
Üstelik süleyman krallık tahtına oturdu bile.

point de divinité à part lui, le seigneur du trône immense.
bunun için, doğru yolu bulamazlar. o çok büyük arşın sahibi olan allah'tan başka tanrı yoktur" dedi.

un roi qui juge fidèlement les pauvres aura son trône affermi pour toujours.
tahtı hep güvenlikte olur.

le tout miséricordieux s'est établi «istawâ» sur le trône.
o rahman, arş üzerine egemenlik kurmuştur.

le roi assis sur le trône de la justice dissipe tout mal par son regard.
kötülüğü gözleriyle ayıklar.

allah! point de divinité à part lui, le seigneur du trône immense.
"(halbuki) o büyük arş'ın sahibi olan allah'tan başka tapılacak yoktur."

et il éleva ses parents sur le trône, et tous tombèrent devant lui, prosternés.
ana babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde (allah'a secde edip) eğildiler.

en lui je place ma confiance; et il est le seigneur du trône immense».
ben o'na dayanmaktayım ve o, o büyük arş'ın rabbidir.

dis: «qui est le seigneur des sept cieux et le seigneur du trône sublime?»
"yedi göğün de rabbi, yüce arşın da rabbi kimdir?" de.

quand elle fut venue on lui dit: «est-ce que ton trône est ainsi?»
(kadın lider) varınca kendisine, "senin tahtın buna mı benziyor?" dendi.

l`Éternel a établi son trône dans les cieux, et son règne domine sur toutes choses.
onun egemenliği her yeri kapsar.

toi, l`Éternel, tu règnes à jamais; ton trône subsiste de génération en génération.
egemenliğin kuşaklar boyu sürer.

l`Éternel était sur son trône lors du déluge; l`Éternel sur son trône règne éternellement.
o sonsuza dek kral kalacak.

son trône «kursiy», déborde les cieux et la terre, dont la garde ne lui coûte aucune peine.
egemenliği gökleri ve yeri kapsamıştır. onları düzen içinde korumak onu yormaz.