Şunu aradınız:: ius (Latince - Türkçe)

ius
hukuk

ius quod ad res pertinent
the right to belong to a

advena sum et peregrinus apud vos date mihi ius sepulchri vobiscum ut sepeliam mortuum meu
‹‹ben aranızda konuk ve yabancıyım›› dedi, ‹‹bana mezar yapabileceğim bir toprak satın. Ölümü kaldırıp gömeyim.››

et terra interfecta est ab habitatoribus suis quia transgressi sunt leges mutaverunt ius dissipaverunt foedus sempiternu
ebedi antlaşmayı bozdular.

nunc ergo audi vocem eorum verumtamen contestare eos et praedic eis ius regis qui regnaturus est super eo
Şimdi onları dinle. ancak onları açıkça uyar ve kendilerine krallık yapacak kişinin onları nasıl yöneteceğini söyle.››

cui dixit angelus domini tolle carnes et panes azymos et pone super petram illam et ius desuper funde cumque fecisset it
tanrının meleği, ‹‹eti ve mayasız pideleri al, şu kayanın üzerine koy. et suyunu ise dök›› dedi. gidyon söyleneni yaptı.

ecce ego extendi manum meam super te et auferam ius tuum et dabo te in animam odientium te filiarum palestinarum quae erubescunt in via tua scelerat
İşte bu yüzden elimi sana karşı uzattım, yiyecek payını azalttım. ahlaksız davranışından utanç duyan düşmanların filist kızları dilediklerini yapsınlar diye seni onlara teslim ettim.

ingressus est itaque gedeon et coxit hedum et de farinae modio azymos panes carnesque ponens in canistro et ius carnium mittens in ollam tulit omnia sub quercum et obtulit e
gidyon eve gidip bir oğlak kesti, bir efa undan mayasız pide yaptı. eti sepete, et suyunu tencereye koydu; bunları getirip yabanıl fıstık ağacının altında meleğe sundu.

nudum ius
bare right