Şunu aradınız:: kaygılanmayın (Türkçe - Almanca)

hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, tanrıya dua edip yalvararak şükranla bildirin.
sorget nichts! sondern in allen dingen lasset eure bitten im gebet und flehen mit danksagung vor gott kund werden.

sizleri mahkemeye verdiklerinde, neyi nasıl söyleyeceğinizi düşünerek kaygılanmayın. ne söyleyeceğiniz o anda size bildirilecek.
wenn sie euch nun überantworten werden, so sorget nicht, wie oder was ihr reden sollt; denn es soll euch zu der stunde gegeben werden, was ihr reden sollt.

o halde yarın için kaygılanmayın. yarının kaygısı yarının olsun. her günün derdi kendine yeter.››
darum sorgt nicht für den andern morgen; denn der morgende tag wird für das seine sorgen. es ist genug, daß ein jeglicher tag seine eigene plage habe.

‹‹Öyleyse, ‹ne yiyeceğiz?› ‹ne içeceğiz?› ya da ‹ne giyeceğiz?› diyerek kaygılanmayın.
darum sollt ihr nicht sorgen und sagen: was werden wir essen, was werden wir trinken, womit werden wir uns kleiden?

sizi tutuklayıp mahkemeye verdiklerinde, ‹ne söyleyeceğiz?› diye önceden kaygılanmayın. o anda size ne esinlenirse onu söyleyin. Çünkü konuşan siz değil, kutsal ruh olacak.
wenn sie euch nun führen und überantworten werden, so sorget nicht, was ihr reden sollt, und bedenket auch nicht zuvor; sondern was euch zu der stunde gegeben wird, das redet. denn ihr seid's nicht, die da reden, sondern der heilige geist.

İsa öğrencilerine şöyle dedi: ‹‹bu nedenle size şunu söylüyorum: ‹ne yiyeceğiz?› diye canınız için, ‹ne giyeceğiz?› diye bedeniniz için kaygılanmayın.
er sprach aber zu seinen jüngern: darum sage ich euch: sorget nicht für euer leben, was ihr essen sollt, auch nicht für euren leib, was ihr antun sollt.