Profesyonel çevirmenler, işletmeler, web sayfaları ve erişimin serbest olduğu çeviri havuzlarından.
dünya çapındaki makroekonomik politika dinamiklerini hevesle izleyen bir gözlemci için sayacağımız gelişmeler oldukça anlamlı gelebilir.
pentru un observator atent al dinamicii macroeconomice globale, o serie de evolutii creaza oportunitati nebanuite de reflectie.
amerika birleşik devletleri, kanada ve avustralya önceki yıla ait uyuşturucu yaygınlığı tahminlerine ilişkin anlamlı karşılaştırma noktaları sağlayabilmiştir.
sua, canada ªi australia pot oferi termeni de compara†ie relevan†i privind estim≤rile prevalen†ei consumului de droguri în ultimul an.
avrupa'nın bütünü çerçevesinde değerlendirildiğinde bu reform anlamlı görünmekle birlikte, hükümetin zamanlama hatası yaptığını düşünenler de var.
deşi această măsură are sens într-un context european mai larg, unele voci au pus la îndoială oportunitatea momentului ales de guvern.
geride bıraktığımız birkaç on yıl içinde, kayda değer ekonomik ilerleme sağlamış birkaç ekonominin geçmişlerine bakmak anlamlı bir girişim olur mu?
este rational sa ne uitam la experienta catorva economii care au facut progrese remarcabile pe parcursul ultimelor decade?
bu raporun olumlu bir sonucu, avrupa uyuşturucu politikalarının spesifik faaliyetlere odaklanılması ve anlamlı hedefler geliştirilmesi ihtiyacına karşı daha duyarlı hale gelmeye başlamış olmalarıdır.
În plus, statele membre au îmbun≤t≤†it substan†ial informa†iile disponibile privind situa†ia drogurilor ªi au investit mai mult în interven†ii, atât în cele legate de oferta, cât ªi în cele legate de cererea de droguri.
ak raporunda rumen parlamentosu bir dizi tanınmış üst düzey yolsuzluk soruşturmasını engellemek ve ceza muhakemeleri kanununu bütün suç türleri üzerinde açılacak her türlü anlamlı soruşturmayı tehlikeye atacak bir derecede zayıflatmaya çalışmakla eleştiriliyor.
raportul ce critică parlamentul româniei pentru blocarea unor cercetări importante de corupţie la nivel înalt şi pentru că a încercat să reducă codul de procedură penală în măsura în care poate periclita orice investigaţia semnificativă în cazul a diferite infracţiuni.
ap'nin tavsiyesini "son derece anlamlı" olarak nitelendiren erdoğan, gazetecilere "umutluyuz," dedi.
"suntem încrezători", a declarat erdogan reporterilor, descriind recomandarea pe ca fiind "extrem de semnificativă".
% 1 ile zıt anlamlı: title for a list of false friend (things that sound similar but have different meanings) for a word
title for a list of false friend (things that sound similar but have different meanings) for a word
romanlarla ilgili çok sayıda yayını bulunan tomova, girişimin bulgaristan'da pek anlamlı sonuçlar üretmemesinin nedenlerinden birinin, 2005 yılından beri gelen çeşitli hükümetlerin hiçbirinin onu sahiplenmemesi olduğuna inanıyor.
autoare a numeroase publicaţii pe chestiunea rromilor, tomova crede că unul din motivele pentru care iniţiativa a dat puţine rezultate semnificative în bulgaria este că niciunul din guverne nu a simţit că aceasta îi aparţine din 2005.
ancak bu sefer, projelerin geçici amaçlı olarak yapılması pek de anlamlı değil. zira, ulusal seviyede tam 1.26 milyar euro, yani tarihte bir olimpiyata harcanan en yüksek meblağ yatırılıyor.
de data aceasta, nu ar avea nici un sens ca proiectele să fie temporare, deoarece au fost investiţi 1,26 mld euro la nivel naţional -- cea mai mare sumă investită vreodată pentru o olimpiadă.
uluslararası kriz grubu’ndan kıbrıs uzmanı didem akyel’e göre, yeniden birleşmeye dair görüşmelerin bu son turları aktif olarak kalmaya devam etse de, anlamlı bir ivmenin kaybedildiği açıkça ortadadır.
potrivit lui didem akyel, un expert cipriot din partea grupului internaţional de criză, deşi aceste runde de negociere pentru unificare se păstrează active, în continuare se pare că şi-au pierdut tot elanul semnificativ.
"dünyada bunu tek başına başarabilecek kadar büyük bir ülke yok," diyen pace şöyle devam etti: "ve dünyada stratejik öneme sahip olmayacak ve çok anlamlı bir katılım sağlayamayacak kadar küçük ülke de yok."
"nu există o naţiune atât de mare încât să poată face totul de una singură", a declarat el. "Şi nu există naţiune atât de mică încât să nu aibă un impact strategic şi să nu participe în mod semnificativ".