Şunu aradınız:: mesafe (Türkçe - Çekçe)

mesafe
vzdálenost

& mesafe:
vzdálenosti:

mesafe( ler):
vzdálenost( i)

mesafe iki yay kadar veya daha yakın oldu.
až na vzdálenost dvou luků či ještě blíže byl,

resim ve küçük resimlerin piksel olarak arasındaki mesafe
vzdálenost mezi obrázkem a rámečkem v pixelech.

onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı.
až na vzdálenost dvou luků či ještě blíže byl,

kötülükten işlediğini de... İsteyecektir ki, önüne getirilenle kendisi arasında uzun bir mesafe olsun.
v ten den každá duše shledá před sebou, což dobrého byla vykonala a co zlého: a přáti si bude, aby velká vzdálenost dělila ji od zlých skutků jejích.

(muhammed ile arasındaki mesafe) İki yay uzunluğu kadar, yahut daha az kaldı.
až na vzdálenost dvou luků či ještě blíže byl,

davut karşı yakaya geçip tepenin üstünde, onlardan uzak bir yerde durdu. aralarında epeyce mesafe vardı.
a přešed david na druhou stranu, postavil se na vrchu hory zdaleka; nebo bylo mezi nimi nemalé místo.

buna ek olarak, örneğin almanya, avusturya ve birleşik krallık gibi birkaç ab ülkesi mesafe tabanlı ücretleri devreye sokmayı planlamaktadır.
vedle toho několik zemí eu, např. německo, rakousko a spojené království, plánuje zavedení poplatků založených na vzdálenosti.

o gün bir gündür ki herkes, yaptığı hayrı hazırlanmış bir halde karşısında bulacak, işlediği kötülükle de arasında pek uzun bir mesafe olmasını arzulayacak.
v ten den každá duše shledá před sebou, což dobrého byla vykonala a co zlého: a přáti si bude, aby velká vzdálenost dělila ji od zlých skutků jejích.

o gün her nefis, ne hayır işlemişse, ne kötülük yapmışsa onları önünde hazır bulur. yaptığı kötülüklerle kendi arasında uzak bir mesafe bulunsun ister.
v ten den každá duše shledá před sebou, což dobrého byla vykonala a co zlého: a přáti si bude, aby velká vzdálenost dělila ji od zlých skutků jejích.

her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün).
v ten den každá duše shledá před sebou, což dobrého byla vykonala a co zlého: a přáti si bude, aby velká vzdálenost dělila ji od zlých skutků jejích.

herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun.
v ten den každá duše shledá před sebou, což dobrého byla vykonala a co zlého: a přáti si bude, aby velká vzdálenost dělila ji od zlých skutků jejích.

yakın bir dünya menfaati ve orta bir yolculuk olsaydı (savaşa katılmayan o münafıklar), elbette sana tabi olurlardı. fakat güç aşılacak mesafe, kendilerine uzak geldi.
kdyby se bylo jednalo o blízký úspěch a krátkou výpravu, byli by tě následovali: však dalekou zdála se jim cesta a námaha.

sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgarı da süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık.
a Šalomounovi jsme podrobili vítr; a ranní vítr vane po měsíc celý a večerní vane rovněž celý měsíc. a dali jsme pro něj vytrysknout prameni bronzu tekutého.

aÇa, çalışmaya başlamasının ilk yıllarında, bu alandaki çabalarını, ab’yi kapsayan ana değerlendirmelerine ileri bakışı entegre etmeye (soer) ve hedefe kalan mesafe analizleriyle topluluk çevre politikasının uygulanmasına odaklandı.
v prvním roce svého fungování se agentura eea zaměřila v této oblasti na integraci perspektivy svých hlavních hodnocení týkajících se eu (soer) a sledování provádění politiky životního prostředí společenství prostřednictvím analýzy vzdálenosti od stanoveného cíle.