Şunu aradınız:: arama girip (Türkçe - İngilizce)

girip rabbe şükredeyim.
open to me the gates of righteousness: i will go into them, and i will praise the lord:

tom komaya girip çıkıyordu.
tom drifted in and out of a coma.

google'a girip araştırdım.
and so i went on to google, cryptococcal meningitis, you know.

niçin girip burada beklemiyorsun?
why not come in and wait here?

o işe girip girmeyeceğimi merak ediyorum.
i'm wondering whether to take on that job.

onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar.
they entered the very innermost parts of your homes.

herkes buraya girip aşağıya dek inceleyebiliyor.
it allows anybody to go there and burrow down.

arşiv bölümüne yetkisiz personel girip çıkamaz.
unauthorized personnel cannot enter to and exit from the archive section.

başka hayatlara girip, başka açılardan bakmakta.
attend to other lives, other visions.

ve artık içeriye girip, başlamamızın zamanı gelmişti.
and it was time for us to go in and give it a go.

ve kadınlar girip kartı okutup dokuz gıda alabiliyorlar.
and the women can go in and swipe and get nine food items.

İlk sağdan girip tekrar ilk sağa dönülerek hastanemize ulaşabilirsiniz.
you can reach our hospital by entering from the first right and then returning to the first right.

yastremskiy 12 türk bankasının bilgisayar sistemlerine girip dolandırıcılık yapmıştı.
he gained access to the computer systems of 12 turkish banks to commit fraud.

"hey! bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin!"
"let no beggar come to the garden".

yetişkinlik döneminde, farklı zamanlarda forrest’ın hayatına girip çıkar.
she re-enters forrest's life at various times in adulthood.

(onlar sizin) yanınızda dolaşırlar, birbirinizin yanına girip çıkarsınız.
at other times, it is not wrong for you or them to intermingle with one another.

birincisinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. onlar, evlerin aralarına girip araştırdılar.
(we told them) during your first uprising of evil we shall send to you

birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar.
so, when the occasion for the first of the transgressions arrived, we raised against you some of our creatures who were full of might, and they ran over the whole of your land.

nihayet, o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına girip araştırdılar.
so, when the occasion for the first of the transgressions arrived, we raised against you some of our creatures who were full of might, and they ran over the whole of your land.

düşmanlarımız ise, ‹‹onlar anlamadan, bizi görmeden aralarına girip hepsini öldürerek bu işe son verelim›› diye düşünüyorlardı.
and our adversaries said, they shall not know, neither see, till we come in the midst among them, and slay them, and cause the work to cease.