İnsan çevirisi örneklerinden çeviri yapmayı öğrenmeye çalışıyor.
Profesyonel çevirmenler, işletmeler, web sayfaları ve erişimin serbest olduğu çeviri havuzlarından.
ben dayanamıyorum.
i can't stand.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
soğuğa dayanamıyorum.
i can't stand the cold.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
bu acıya dayanamıyorum.
i can't stand this pain.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
bu sıcaklığa dayanamıyorum!
i'm baking!
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
artık soğuğa dayanamıyorum.
i can no longer stand the cold.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
bu sıcak havaya dayanamıyorum.
i can't stand this hot weather.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
ben bu acıya artık dayanamıyorum.
i can't stand this pain any more.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
onun terbiyesiz davranışlarına dayanamıyorum artık.
i can't stand that nasty attitude of his any longer.
Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
her seferinde bu son albüm diyorum ama dört yıl sonra yine dayanamıyorum”, diyor.
i say that this is the last album i'm filling every time, but in four years i can't resist it all over again," he adds.
Son Güncelleme: 2016-01-20
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
Uyarı: Görünmez HTML biçimlendirmesi içeriyor
mutlu musunuz diye sorduğumda, bütün kızlar "hayır nefret ediyorum, dayanamıyorum.
i was asking girls if they like being a girl, and all the girls were like, "no, i hate it. i can't stand it.
Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
Uyarı: Görünmez HTML biçimlendirmesi içeriyor
anlıyorsunuz, devrelerin yanması ve neticede vücudun "artık daha fazla dayanamıyorum" demesi ve havlu atması.
you know, a burnout, or eventually the body says, "i can't take it anymore," and throws in the towel.
Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:
Uyarı: Görünmez HTML biçimlendirmesi içeriyor
ancak şirket son yıllardaki pazar baskılarına dayanamıyordu. 1980'lerin ortalarında pliva altın çağını yaşıyordu; ilaç üretiyor, yenilerini araştırıyor ve eski doğu bloğundaki diğer ilaç firmalarını satın alıyordu.
however, the firm has been unable to withstand market pressures in recent years. in the middle of the 1980s, pliva was in its golden period -- producing drugs, researching new ones and buying other pharmaceutical companies in the former eastern bloc.
Son Güncelleme: 2016-01-20
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite: