Şunu aradınız:: giymek deniz sen tanga bikini (Türkçe - İngilizce)

nakliyeyi de sen yapacaksın bak ben karışmam
you're going to perform the transport. i will not involve it.

bugün de sen unutuluyorsun."
in like manner thou art forgotten this day.

onu john yapamaz, ben de, sen de.
john can't do it, nor can i, nor can you.

ama biz doğru söylesek de sen bize inanmazsın!
but thou wilt never believe us even though we tell the truth."

benim de seninle bir işim var, sen müşterinle ilgilen ben bekleyeyim
i have a job with you, i will wait while you are dealing with your customer

biz dileseydik onları sana gösterirdik de, sen onları yüzlerinden tanırdın.
and if we willed, we would surely shew them unto thee, so that thou shouldst surely know them by their marks.

gerçi allah, her dilediğine işittirirse de sen, kabirlerdekine işittirecek değilsin.
allah can make any that he wills to hear; but thou canst not make those to hear who are (buried) in graves.

onu kurt yemiş! ama biz doğru söylesek de sen bize inanmazsın!
but thou wouldst never believe us, though we spoke truly.'

Şimdi de sen ona (öyle bir kitaba) kavuşmaktan şüphe içinde olma.
so be not you in doubt of meeting him [i.e. when you met musa (moses) during the night of al-isra' and al-mi'raj over the heavens].

(melekler de:) sen yücesi, bizim dostumuz onlar değil, sensin.
"god forbid!" (they will answer). "you are our protector not they.

bana "lütfen hikayemiz de seninle dolaşsın" dediler.
they asked me, "please, make our story travel with you."