Şunu aradınız:: hafifçe (Türkçe - İngilizce)

hafifçe içeri
in slightly

hafifçe indim.
i got off lightly.

tom hafifçe ağlıyor.
tom is crying softly.

kapıya hafifçe vurdu.
he gave a rap on the door.

o, kapıyı hafifçe itti.
she gave the door a gentle push.

her zaman hafifçe giyinirim.
i dress lightly all the time.

tom mary'ye hafifçe fısıldadı.
tom whispered softly to mary.

birisi omuzuma hafifçe vurdu.
someone tapped me on the shoulder.

hafifçe iterseniz, paralelkenara dönüşür.
you give it a push, this becomes a parallelogram.

tom mary'yi dudaklarından hafifçe öptü.
tom kissed mary lightly on the lips.

hafifçe bir hayal kırıklığına uğradım.
i was mildly disappointed.

koluma girişi, bana hafifçe yaslanması.
taking my arm, leaning lightly against me.

hafifçe itin -- işte bir eşkenar dörtgen.
give it a little push -- this becomes a rhombus.

böylece hafifçe üç boyutlu bir hal alır.
so it becomes slightly three-dimensional.

dudaklardan. kulağı hafifçe ısırmak belki.
on the lips. nibble the ears maybe.

arka ayak: Ön ayaktan hafifçe daha uzundur.
the hind feet are slightly longer than the front feet.

ben, birinin omzuma hafifçe vurduğunu hissettim.
i felt somebody pat me on the shoulder.

büyükannem biraz ağır işitir. yani hafifçe sağırdır.
my grandmother is hard of hearing. in other words she is slightly deaf.

*3 no'lu kapama butonunu hafifçe bastırın.
* slightly press switching off button no. 3.

Çok inandırıcı hikayeler anlatıyoruz, hafifçe omuzlarımızı silkiyoruz.
we tell very convincing stories, we slightly shrug our shoulders.