Şunu aradınız:: inatçı (Türkçe - İngilizce)

o inatçı.
she is obstinate.

tom çok inatçı.
tom is very stubborn.

o inatçı bir kız.
she's a stubborn girl.

büyüdükçe daha inatçı oldu.
he became more obstinate as he grew older.

tom oldukça inatçı olabilir.
tom can be quite stubborn.

"bu bir inatçı keçi oyunu."
it's a game of chicken."

bu kadar inatçı olmayı bırak.
stop being so stubborn.

aslında inatçı şeytandan başkasına tapmıyorlar.
in fact, they invoke none but a rebellious devil.

onu, inatçı her türlü şeytandan koruduk.
(for beauty) and for guard against all obstinate rebellious evil spirits,

daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
i have never come across such a stubborn person.

böylece ancak inatçı şeytana tapmış olurlar.
in fact, they invoke none but a rebellious devil.

ama rab firavunu inatçı yaptı. firavun İsraillileri salıvermedi.
but the lord hardened pharaoh's heart, so that he would not let the children of israel go.

ancak rab firavunu inatçı yaptı, firavun İsraillileri salıvermeye yanaşmadı.
but the lord hardened pharaoh's heart, and he would not let them go.

biz inatçıyız.
we're stubborn.