Şunu aradınız:: koyunları (Türkçe - İngilizce)

tom koyunları kırpıyor.
tom is shearing the sheep.

o, koyunları kırptı.
he clipped the sheep.

koyunları besleme zamanıdır.
it is time to feed the sheep.

görünüşte koyunları keçilerden ayıramayız.
we cannot separate the sheep from the goats by appearance.

koyunları sağına, keçileri soluna alacak.
and he shall set the sheep on his right hand, but the goats on the left.

ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir.
i am the good shepherd: the good shepherd giveth his life for the sheep.

İki koyunları ve sadece patates yetiştirdikleri küçücük bir de bahçeleri var.
they have two sheep and a small garden -- growing only potatoes -- and pick mushrooms in the woods."

bilirsiniz, koyunları a noktasından b noktasına onunla götürürsünüz. ne yapıp edip.
well, you know, you move sheep from point a to point b with it, by hook or by crook.

hani milletin koyunları (geceleyin) içinde yayılmıştı, biz onların hükmüne şahittik.
we bore witness to their judgement.

Şimdi de köyleri basmaya başlamıştık, ...tavuk, keçi ve koyunları çaldık. herşeyi yiyebilirdik.
we used to raid villages, stealing chickens, goats and sheeps, anything we could eat.

‹benim koyunlarım, otlağımın koyunları siz insanlarsınız. ben sizin tanrınız'ım.› böyle diyor egemen rab.››
and ye my flock, the flock of my pasture, are men, and i am your god, saith the lord god.

birdenbire baraj olursa, insanlar koyunlarına hayvanları nereye bırakacaklar ki onları?
were the dam constructed all of a sudden, where would people leave their sheep and animals?