Şunu aradınız:: yükümlü (Türkçe - İngilizce)

bunu yapmakla yükümlü değilsin.
you're not supposed to do that.

bakmakla yükümlü olduklarımız, yine bu çocuklar.
those are the same kids who we should be taking care of.

tom'u aramakla yükümlü olduğumu unuttum.
i forgot i was supposed to call tom.

takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma!
do not lay upon us what we have no strength to bear!

suçlarla yükümlü tutulan belli bir örnek vardır.
there is a certain pattern in who gets charged with crimes.

hükümet, soruşturmaları düzgün bir şekilde tamamlamakla yükümlü.
the government has a responsibility to complete the investigations properly.

herkes ancak gücü ölçüsünde bir şeyle yükümlü tutulur.
no person is charged with more than his capacity.

allah hiç kimseyi verdiği imkandan fazlasıyla yükümlü kılmaz.
allah asketh naught of any soul save that which he hath given it.

her bir topluluğu, uygulayacakları bir dizi kural ile yükümlü kıldık.
for every people we have prescribed a way of worship which they follow.

aŞaĞida kİmlİĞİ yazili yÜkÜmlÜ askerlİk hİzmetİnİ yerİme getİrmİŞtİr.
the person with below given identity information have carried out military service.

“açıkça tebliğden başka bir şeyle yükümlü değiliz biz.”
"and our duty is only to convey plainly (the message)."

artık sen allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın.
therefore, fight in the way of allah.

anlaşmada hükümet, 38 milyon euroluk vadesi geçmiş borçları yeniden düzenlemekle yükümlü kılınıyor.
the deal obligates the government to reschedule 38m euros in overdue liabilities.

taraflar, senvion'un mevcut kaplamada neden olduğu hasardan yükümlü olduğunu kabul etmektedirler.
the parties agree that senvion is liable for the damage it has caused to the existing pavement.

24 saat içerisinde, sözlü olarak proje sorumlusunu haberdar etmekle yükümlüdür.
within 24 hours, he is obliged to inform the project officer verbally.