Şunu aradınız:: yok gayet iyisin (Türkçe - İngilizce)

tom gayet iyi.
tom is just fine.

jennifer: gayet iyi.
jennifer: good.

konuyu gayet iyi biliyorum.
i am well acquainted with the subject.

ve gayet iyi olacağımızı düşünüyorum.
and i think we're going to be fine.

ve bu durum aslında gayet iyi.
and that is just fine.

ama satış anlaşmasının şartları gayet iyi.
but he got great terms on it.

tom çok iyi. / tom gayet iyi durumda.
tom is doing well.

ve yaklaşık 50 yıl önce gayet iyi gidiyordu.
and it went really well 50 years ago.

bozuk davranışını gayet iyi anlar hale geldim.
i've become very familiar with its dysfunctional behavior.

hiçbir şekilde canlı çalan müzisyenlere ihtiyaç yok. ve ses sistemleri gayet iyi.
there doesn't need to be any live performing musicians whatsoever, and the sound systems are good.

ben bunun gayet iyi bir fikir olduğunu söyleyebilirim.
i'd say it was a pretty good idea.

salatalığı alan görüyor ki ilk salatalık parçası gayet iyi.
the one who gets cucumber, note that the first piece of cucumber is perfectly fine.

gayet iyi biliniyorlar. bunlar üzerinde çok vakit harcamayacağım.
it's very well known. i'm not going to spend a lot of time on those.

purple etkisi iyi bastırılmış ve ışık ölçümleme sonuçları gayet iyi.
purple fringing is suppressed well and light metering functions fine.

onun tekrar güveneni kazanmak epey zaman aldı ama şuan gayet iyiyiz.
it took a long time to gain his trust again; however, i am on good terms with him.

orada yanmayı en çok kimin hakkettiğini elbette biz gayet iyi biliriz.
again we do certainly know best those who deserve most to be burned therein.

"bana inandı mı bilmiyorum ama, bizim gitmeyeceğimizi gayet iyi biliyordu.
she said, "i don't know if he did it because he believed, but he knew we were not going to leave.

(bu,) her şeyi gayet iyi yapan allah'ın yapısıdır.
(such is the) making of allah, who has created everything well.

bir süre sonra "onun haberi(nin doğruluğu)nu gayet iyi bileceksiniz!"
"and ye shall certainly know the truth of it (all) after a while."

Çiftçiler, 'artık çiftçilik para etmiyor' dediklerinde onları gayet iyi anlıyoruz."
"we understand the farmers when they say that it doesn't pay to be a farmer."