Şunu aradınız:: geldiğinde (Türkçe - İtalyanca)

fare üstüne geldiğinde:
al passaggio del mouse:

İleti geldiğinde ses bildirimi kullan
esegui un suono all'arrivo di un nuovo messaggio

kulakları sağır eden o ses geldiğinde,
ma quando verrà il fragore,

kulakları sağır eden o gürültü geldiğinde,
ma quando verrà il fragore,

haydi görelim sizi, can boğaza geldiğinde,
perché mai, quando [l'anima] risale alla gola

allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde,
quando verrà l’ausilio di allah e la vittoria,

bu dizine yeni/ okunmamış posta geldiğinde uyar
azione in caso di posta nuova o non letta in questa cartella

başına bir kötülük geldiğinde ise yalvarıp durur.
quando invece lo colpisce una sventura, allora invoca a lungo.

ama mucize geldiğinde de inanmayacaklarının farkında mısınız?
ma chi vi dà la certezza che, se questo avvenisse, crederebbero?

onun yanına geldiğinde kendisine "mûsa!" diye seslenildi.
quando vi giunse, sentì chiamare: “o mosè,

onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız o'dur.
a suo tempo, non la paleserà altri che lui.

büyücüler geldiğinde musa: "atacağınız şeyleri atın” dedi.
quando poi giunsero i maghi, mosè disse loro: “gettate quello che avete da gettare”.

allah, eceli geldiğinde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez.
ma allah non concede dilazioni a nessuno che sia giunto al termine.

melike geldiğinde "senin tahtın böyle miydi?" denildi.
quando giunse, le fu detto: “È questo il tuo trono?”.

yahudayla kardeşleri yusufun evine geldiğinde, yusuf daha evdeydi. Önünde yere kapandılar.
giuda e i suoi fratelli vennero nella casa di giuseppe, che si trovava ancora là, e si gettarono a terra davanti a lui

saulun gönderdiği ulaklar davutu yakalamaya geldiğinde, mikal, ‹‹davut hasta›› dedi.
saul mandò dunque messaggeri a prendere davide ma essa disse: «e' malato»

"un-ufak kemikler haline geldikten sonra, öyle mi!"
quando già saremo ossa marcite?”.