Şunu aradınız:: makeup (İngilizce - Türkçe)

makeup
kozmetikler

makeup desk
penelope makyaj

borah makeup
benim tekne

makeup ashley t
rimel ppomnaegi

lotus blossom makeup
los angeles demo sürüm

tom is wearing makeup.
tom makyaj yapıyor.

she wears heavy makeup.
o, koyu makyaj yapar.

her thick makeup is disgusting.
onun koyu makyajı iğrençtir.

even without makeup, she's very cute.
makyajsızken bile çok hoş.

tom thinks that mary wears too much makeup.
tom mary'nin çok fazla makyaj yaptığını düşünüyor.

i think mary is too young to wear makeup.
bence mary makyaj yapmak için çok genç.

eastman supervised the special effects, wardrobe and makeup.
Özel efektler, kostümler ve makyaj ile eastman ilgilendi.

and makeup is an additive process. you have to build the face up.
ve makyaj ilave isteyen bir yöntemdir. yüzü geliştirmeniz gerekir.

but no, for the protest, they dressed all in white, no makeup.
ama protesto için bembeyaz giydiler makyaj yapmayı bıraktılar.

they voiced objections to the makeup of the judicial council having been thrown out.
hakimler kurulunun yapısına da itiraz ettiler, ancak itirazları reddedildi.

ebert mostly praised the matte paintings, art direction and prosthetic makeup design.
ebert çoğunlukla mat resim, sanat yönetmenliği ve protez makyaj tasarımını övdü.

on friday, the cec decided on the makeup of local electoral bodies for the october vote.
cuma günü msk, ekim ayında yapılacak seçimlerde görev alacak yerel seçim kurullarının tertibi hakkında karar verecek.

census data sparks worry over demographic trends and disagreement on country's ethnic makeup.
nüfus sayımı verileri, demografik eğilimler hakkında kaygılar ve ülkenin etnik yapısı hakkında anlaşmazlığa yol açıyor.

and then we came across some remarkable technology and here you can see a subject having phosphorus makeup stippled on her face.
ve sonra dikkat çekici ve burada yüzüne nokta nokta fosforlu makyaj yaptıran bir denek görebilirsiniz.

so each nerve cell with the right genetic makeup will spontaneously produce a receiver that allows us to control its function.
böylece doğru genetik değişikliğe uğramış her sinir hücresi işlevini kontrol edebileceğimiz bir alıcıyı kendiliğinden üretecek.