Şunu aradınız:: my heart was rusty, i was renewed with you (İngilizce - Türkçe)

Bilgisayar çevirisi

İnsan çevirisi örneklerinden çeviri yapmayı öğrenmeye çalışıyor.

English

Turkish

Bilgi

English

my heart was rusty, i was renewed with you

Turkish

 

Kimden: Makine Çevirisi
Daha iyi bir çeviri öner
Kalite:

İnsan katkıları

Profesyonel çevirmenler, işletmeler, web sayfaları ve erişimin serbest olduğu çeviri havuzlarından.

Çeviri ekle

İngilizce

Türkçe

Bilgi

İngilizce

my heart was filled with sorrow.

Türkçe

kalbim üzüntü ile doluydu.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

thus my heart was grieved, and i was pricked in my reins.

Türkçe

İçim acı dolduğunda,

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

my heart was hot within me, while i was musing the fire burned: then spake i with my tongue,

Türkçe

Şu sözler döküldü dilimden:

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

my heart was touched by his story.

Türkçe

kalbim onun hikayesi tarafından incitildi.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

it's a story that lives deep in my heart, and i'm proud to share this with you.

Türkçe

bu kalbimin derinliklerinde yaşayan bir hikaye ve onu sizinle paylaştığım için gururluyum.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

remember ye not, that, when i was yet with you, i told you these things?

Türkçe

daha yanınızdayken bunları size söylediğimi hatırlamıyor musunuz?

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

my heart was three-and-a-half sizes too big.

Türkçe

kalbim bana üçbuçuk beden kadar büyüktü.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

i sympathize with you from the bottom of my heart.

Türkçe

seni tüm kalbimle anlıyorum.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

i was daily with you in the temple teaching, and ye took me not: but the scriptures must be fulfilled.

Türkçe

‹‹her gün tapınakta, yanıbaşınızda öğretiyordum, beni tutuklamadınız. ama bu, kutsal yazılar yerine gelsin diye oldu.››

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

but i was just floating there waiting for my heart to stop, just waiting.

Türkçe

orada öyle suyun üstünde yüzüp kalbimin durmasını bekledim. sadece bunu bekledim.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

i’ll moan, listen to it my heart, i’ll listen, moan my heart, let’s burn together, with you again my heart,

Türkçe

inleyim dinle gönül, dinleyim inle gönül, gel beraber yanalım, yine seninle gönül

Son Güncelleme: 2014-12-31
Kullanım Sıklığı: 2
Kalite:

İngilizce

when i was daily with you in the temple, ye stretched forth no hands against me: but this is your hour, and the power of darkness.

Türkçe

her gün tapınakta sizinle birlikteydim, bana el sürmediniz. ama bu saat sizindir, karanlığın egemen olduğu saattir.››

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and i was working with this young pianist and i said, "the trouble with you is you're a two-buttock player.

Türkçe

ve ben bu genç piyanist ile birlikte çalışıyordum ve şunu söyledim: "senin sorunun çift-kalçalı müzisyen olman.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

Uyarı: Görünmez HTML biçimlendirmesi içeriyor

İngilizce

but these things have i told you, that when the time shall come, ye may remember that i told you of them. and these things i said not unto you at the beginning, because i was with you.

Türkçe

bunları size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati gelince bunları size söylediğimi hatırlayasınız. başlangıçta bunları size söylemedim. Çünkü sizinle birlikteydim.››

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and he said unto them, these are the words which i spake unto you, while i was yet with you, that all things must be fulfilled, which were written in the law of moses, and in the prophets, and in the psalms, concerning me.

Türkçe

sonra onlara şöyle dedi: ‹‹daha sizlerle birlikteyken, ‹musanın yasasında, peygamberlerin yazılarında ve mezmurlarda benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir› demiştim.››

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

when i was gone up into the mount to receive the tables of stone, even the tables of the covenant which the lord made with you, then i abode in the mount forty days and forty nights, i neither did eat bread nor drink water:

Türkçe

daha önce taş levhaları -rabbin sizinle yaptığı antlaşmanın levhalarını- almak için dağa çıkmıştım; orada kırk gün, kırk gece kaldım. ne yedim, ne içtim.

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and when i was present with you, and wanted, i was chargeable to no man: for that which was lacking to me the brethren which came from macedonia supplied: and in all things i have kept myself from being burdensome unto you, and so will i keep myself.

Türkçe

aranızdayken ihtiyacım olduğu halde hiçbirinize yük olmadım. Çünkü makedonyadan gelen kardeşler eksiklerimi tamamladılar. size yük olmamaya hep özen gösterdim, bundan böyle de özen göstereceğim.

Son Güncelleme: 2012-05-06
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and the thing that struck me the most, that broke my heart, was walking down the main street of sarajevo, where my friend aida saw the tank coming 20 years ago, and in that road were more than 12,000 red chairs, empty, and every single one of them symbolized a person who had died during the siege, just in sarajevo, not in all of bosnia, and it stretched from one end of the city to a large part of it, and the saddest for me were the tiny little chairs for the children.

Türkçe

ve bunlar içerisinde beni en çok sarsan ve kalbimi kıran, saraybosna'nın ana caddesinde yürümek oldu 20 yıl önce arkadaşım aida'nın tankın geldiğini gördüğü bu yolda 12.000 den fazla kırmızı sandalye vardı, boş ve bunların her biri kuşatma esnasında ölen bir kişiyi temsil ediyordu sadece saraybosna'da, tüm bosna'da değil ve şehrin bir ucundan büyük bir bölümüne kadar uzanıyordu ve benim için en acısı çocuklar için koyulan minik ufacık sandalyelerdi.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

i'm going to be sharing with you how four years ago i almost died -- found out i was, in fact, already almost dead.

Türkçe

sizinle dört sene önce nasil neredeyse öldüğümü paylaşacağım ortaya çıktı ki gercekten nerdeyse ölmüştüm.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

but i wanted to share with you three areas that i'm particularly excited about and that relate to the problems that i was talking about in the wired article.

Türkçe

fakat ben sizlerle kendimin de heyecan duyduğu ve wired makalesinde bahsettiğim problemlerle ilgili olabilecek 3 alanı paylaşmak istiyorum.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

Daha iyi çeviri için
7,783,607,201 insan katkısından yararlanın

Kullanıcılar yardım istiyor:



Deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi ziyaret etmeye devam ederek çerezleri kullanmamızı kabul etmiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi edinin. Tamam