Şunu aradınız:: refreshing (İngilizce - Türkçe)

refreshing.
tazeleniyor.

refreshing data...
veriler yenileniyor...

field refreshing
alan tazeleme

refreshing timeline...
zaman çizelgesi yenileniyor...

refreshing software list
yazılım listesi güncelleniyorthe transaction state

no data yet. refreshing...
henüz veri yok. tazeleniyor...

enable automatic refreshing
otomatik yenilemeyi etkinleştir

neither cool nor refreshing.
ki ne serindir, ne faydalı.

it has a refreshing taste.
ferahlatıcı bir tadı var.

refreshing the software list failed
yazılım listesinin yenilenmesi başarısız oldu

it's always renewing and refreshing itself.
daima kendisini yeniler ve tazeler.

a cool and refreshing stream of water, you say.
serin ve ferahlatıcı bir akarsu diyeceksiniz.

kids find a refreshing haven in the city's fountains.
Çocuklarsa şehirdeki çeşme ve fıskiyelerde serinlemeye çalışıyor.

this (spring) is a cool bath and a refreshing drink.
this (spring) is a cool bath and a refreshing drink.

it's lovely because it is an embodiment of something refreshing and delicious.
bu çok hoş çünkü ferahlatıcı ve lezzetli bir şeyin somut örneği.

i find these little vignettes, these little accidental pieces of design, to be refreshing.
ben bu küçük cici, bu kazara bir tasarım ürünü haline gelmiş yapıları iç açıcı, ferahlatıcı buluyorum.

it was refreshing to listen to tony blair's expose in front of the british ambassadors recently.
tony blair'in geçtiğimiz günlerde britanya büyükelçileri önünde yaptığı konuşmaya kulak misafiri olmak bu açıdan sevindiriciydi kuşkusuz.

İ.m.o -İstanbul, expropriation expertise refreshing training( 2013 – 8 hours)
İ.m.o -İstanbul, kamulaŞtirma bİlİrkİŞİlİĞİ yenİleme eĞİtİmİ ( 2013 – 8 saat)

in recent years, the croatian film industry has started to revive, with a series of refreshing new offerings that have drawn international attention and won prestigious awards.
son yıllarda hırvat sinema endüstrisi, uluslararası arenada ilgi gören ve prestijli ödüller kazanan bir dizi yeni film sayesinde canlanmaya başladı.

(and it was said unto him): strike the ground with thy foot. this (spring) is a cool bath and a refreshing drink.
eyyûb'a: “ayağını yere vur! dedik, İşte sana kullanıp yıkanacağın ve içeceğin soğuk bir su!”