Şunu aradınız:: spares for the gondolas brakes; (İngilizce - Türkçe)

for the man-
adama-

for the management
akreditasyon ve değerlendirmeden elde edilen sonuçların kullanılması

hope for the best.
en iyisini umalım.

quest for the rest
kedi giyisileri

text for the concatentation.
metin birleştirmesi ile ilgili metin.

for the french translation
fransızca çevirisi için

) for the first time.
) için olasılıkla ilk kez

separate for the turks?
bu sunucu yalnızca İngilizce

"etudes for the piano".
"etudes for the piano".

for the 2013 d.i.c.e.
ayrıca birçok ödüle de aday gösterilmiştir.

“spares” means functional and non-functional (including cosmetic) spare parts for the goods;
“yedek parçalar” mallara yönelik işlevsel ve işlevsel olmayan (kozmetik dahil olmak üzere) yedek parçalar anlamına gelmektedir.

notwithstanding the provisions of the spares agreement, you agree to make spares available for the goods for a period of at least 6 years following the date of last purchase by us.
yedek parça anlaşması hükümlerine karşı tarafımızca son satın alma tarihi sonrasında en az 6 yıl süresince mallar için yedek parçaları bulundurmayı kabul etmektesiniz.

prosecutors asked for the consolidation to save time and spare witnesses from providing repeated testimony.
savcılar birleştirmeyi zamandan tasarruf etmek ve tanıkları ifadelerini tekrarlamaktan kurtarmak için istediler.

if you do not have a minute to spare, you should perhaps go for the new generation of coolpix p cameras.
ama harcayacak tek bir dakikanız yoksa coolpix p serisinin yeni modellerinden birisini tercih etmenizi öneriyoruz.

and he brake down the houses of the sodomites, that were by the house of the lord, where the women wove hangings for the grove.
fuhuş yapan kadın ve erkeklerin rabbin tapınağı alanındaki odalarını yıktı. kadınlar orada aşera için kumaş dokurlardı.

this is the envelope, and this is the gondola, the payload.
bu mektup ve gondol, yani yük.

they ask you about what they should give for the cause of god. tell them, "let it be what you can spare."
de ki: "helal kazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanını verin."

"the state has no funds to spare for its construction and it has been difficult to raise private funds because of the global crisis."
"devletin inşaata ayıracak kaynağı yok ve küresel kriz nedeniyle özel kaynak toplamak da zorlaştı."

last week, turkmen deputy prime minister baymyrad hojamuhamedov said his country is ready to provide up to 40 billion cubic metres of spare gas annually for the eu-backed pipeline project.
geçtiğimiz hafta, türkmenistan başbakan yardımcısı baymurat hocamuhamedov ülkesinin ab destekli boru hattı projesine yılda 40 milyar metre küpe kadar doğalgaz sağlamaya hazır olduğunu açıkladı.

"the new buses will save money that we used to spend on costly spare parts [for the old buses], as well as saving on gasoline," trajanovski said.
trajanovski, "yeni otobüsler hem bizi eski otobüslerin pahalı yedek parçalarının maliyetinden kurtaracak, hem de yakıttan tasarruf edeceğiz." dedi.