Şunu aradınız:: subside (İngilizce - Türkçe)

the flood began to subside.
sel alçalmaya başladı.

and the water was made to subside.
su azaldı, iş bitirildi.

there are calls for the enmity to subside.
husumetin azalması yönünde çağrılar da var.

and the water was made to subside. and the commandment was fulfilled.
su çekildi, iş de bitti; gemi cudi'ye oturdu.

it will not be allowed to subside for them, and they, therein, are in despair.
(azab) kendilerinden hiç hafifletilmeyecektir. onlar azab içinde umutsuzdurlar!

is there a cyclical pattern in advanced economies, linked with unavoidable behavioural excesses during periods of exuberance, which then subside over time following policy and institutional adjustments?
acaba gelişmiş ekonomilerde, bolluk zamanlarında önüne geçilemeyen davranışsal aşırılıklara bağlı olarakortaya çıkan, fakat daha sonra siyasi ve kurumsal düzenlemelerle yatışan döngüsel bir model mi mevcut?

i mean we had all the materialistic things, but that didn't make my children pain any less; that didn't make their fears subside.
tabii, ihtiyacımız olan bütün maddi şeylere sahiptik, ama bunlar çocuklarımın acısını azaltmadı; onların korkularını dindirmedi.

macedonian officials began accession dialogue with the eu on thursday (march 15th), as the nation's worst ethnic conflict in 11 years began to subside.
Ülkenin 11 yıldır yaşadığı en kötü etnik çatışma yatışırken, makedon yetkililer 15 mart perşembe günü ab ile üyeliğe ilişkin diyaloğa başladı.

and i've discovered that when you're inside oldness, as opposed to looking at it from the outside, fear subsides.
ve farkettim ki, dışarıdan bakmak yerine yaşlılık döneminde olduğunuzda, korku ortadan kalkıyor.