Şunu aradınız:: this knife is so dull that it can (İngilizce - Türkçe)

Bilgisayar çevirisi

İnsan çevirisi örneklerinden çeviri yapmayı öğrenmeye çalışıyor.

English

Turkish

Bilgi

English

this knife is so dull that it can

Turkish

 

Kimden: Makine Çevirisi
Daha iyi bir çeviri öner
Kalite:

İnsan katkıları

Profesyonel çevirmenler, işletmeler, web sayfaları ve erişimin serbest olduğu çeviri havuzlarından.

Çeviri ekle

İngilizce

Türkçe

Bilgi

İngilizce

this knife is so dull that it can't cut.

Türkçe

bu bıçak o kadar kör ki kesemez.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

this knife is very sharp.

Türkçe

bu bıçak çok keskin.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

this knife is used to cut meat.

Türkçe

bu bıçak et kesmek için kullanılır.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

this song is so moving that it brings tears to my eyes.

Türkçe

bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

the edge of this knife is sharp and cuts well.

Türkçe

bu bıçağın ağzı keskindir ve iyi keser.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

the machine is so delicate that it easily breaks.

Türkçe

makine o kadar hassas ki kolayca bozuluyor.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

the knife was so dull that i couldn't cut the meat with it and i had to use my pocketknife.

Türkçe

bıçak o kadar kördü ki onunla eti kesemedim ve benim çakımı kullanmak zorunda kaldım.

Son Güncelleme: 2014-02-01
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

this vaccine is so small it can be grown in a common bacteria, e. coli.

Türkçe

bu aşı o kadar küçük ki, e.coli gibi sıradan bakterilerin içinde de büyütülebilir.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

now he says also that this is so intense an experience that it feels almost as if he didn't exist.

Türkçe

Şimdi ayrıca bunun çok kuvvetli bir deneyim olduğunu neredeyse kendisini yok hissettirdiğini söylüyor.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

why did i choose to study this organ that is so awesome in its complexity that it might well be infinite?

Türkçe

neden bu kadar muazzam karmaşık olan ve hatta belki sonsuz karmaşıklığa sahip olan bu organ üzerine çalışmayı seçtim?

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

the blast is so strong it can even break your limbs, even if you're not hit.

Türkçe

günümüzdekilerden yaklaşık 1 milyar kat daha güçlü bilgi işleme gücüne sahip olacaklardır.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

but that it will get copied if it can, regardless of the consequences.

Türkçe

Şu demek, sonuçları ne olursa olsun olabiliyorsa, kendini kopyalayacaktır.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

but, it has been used in 10,000 persons and now it is verified that it can reduce tumour masses.

Türkçe

ama bugüne dek 10 bin hasta tarafından kullanıldı ve artık tümör kitlelerini küçülttüğü doğrulandı.

Son Güncelleme: 2016-01-20
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

eb: we have to build large amounts of autonomy into the spacecraft so that it can land itself safely.

Türkçe

eb aracın kendi kendini güvenli bir şekilde indirebilmesi için, büyük oranda kendi kendini yönetebilecek şekilde inşa etmeniz gerek.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

we've seen that it can affect matter and cause form within matter.

Türkçe

ve sesin maddeyi etkileyebileceğini ve madde içinde şekiller oluşturabileceğini gördük.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

their heads explode." the idea is to have an argument that is so powerful that it knocks out your opponents.

Türkçe

kafaları patlıyor." bir tartışmaya girmenin sebebi rakibinizi nakavt edecek kadar güçlü olmasıdır.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

Uyarı: Görünmez HTML biçimlendirmesi içeriyor

İngilizce

it is very important for the state, above all, to demonstrate that it can make a basic effort and can resolve this problem.

Türkçe

her şey bir yana, bu sorunun çözülebilmesi devlet için, devletin çabasıyla bu sorunun çözümlenebileceğinin gösterilebilmesi açısından, çok önemli.

Son Güncelleme: 2016-01-20
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and not only that, it can also just last longer, even if there isn't a hurricane.

Türkçe

sadece bu da değil, eğer kasırga olmasaydı ... ... sonuncu daha uzun olabilir.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and not only that, it can get to the viewer through not only the intellect, but through the heart.

Türkçe

ve aynı zamanda bunların sadece bilgi yoluyla değil kalbin yönlendirmesiyle de olabileceğini gösterdi.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

İngilizce

and i'm going to use stacking for a kind of simplicity that has the characteristic that it is so simple and so reliable that i can build things with it.

Türkçe

ve istiflemeyi bir tür basitlik için kullanacağım ve çok basit ve çok güvenilir bir karaktere sahip olduğu için de onunla bazı şeyler kurabileceğim.

Son Güncelleme: 2015-10-13
Kullanım Sıklığı: 1
Kalite:

Daha iyi çeviri için
7,793,593,402 insan katkısından yararlanın

Kullanıcılar yardım istiyor:



Deneyiminizi iyileştirmek için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi ziyaret etmeye devam ederek çerezleri kullanmamızı kabul etmiş oluyorsunuz. Daha fazla bilgi edinin. Tamam