您搜索了: alamıyorlardı (土耳其语 - 捷克语)

bu sırada yonatanla ahimaas eyn-rogelde kalıyorlardı. bir hizmetçi kız gidip onlara olup bitenleri haber veriyor, onlar da gidip duyduklarını kral davuta bildiriyorlardı. Çünkü kendileri kente girerken görünmeyi göze alamıyorlardı.
jonata pak a achimaas stáli u studnice rogel. i šla tam děvečka a pověděla jim, aby oni jdouce, oznámili to králi davidovi; nebo nesměli se ukázati aneb vjíti do města.

eğer ombudsman şikayeti incelemeye alamıyorsa - örneğin ulusal, bölgesel ya da yerel yönetimlerle ilgiliyse ya da kötü yönetimle ilgili değilse - yardımcı olabilecek başka bir kurumu size önermek için elinden geleni yapacaktır.
pokud se evropský veřejný ochránce práv nemůže stížností zabývat – například proto, že se týká státní, regionální nebo místní správy nebo se netýká nedobré správy – vynaloží veškeré úsilí, aby vám doporučil jinou instituci, která vám pomůže.