您搜索了: alakası (土耳其语 - 英语)

hiç alakası yok.
it is irrelevant.

Özelleştirmeyle alakası yok.
it's got nothing to do with privatization.

enflasyonla bir alakası yok.
it's got nothing to do with inflation.

karikatürlerle pek alakası yoktu.
she didn't mind the cartoons too much.

politikanın bununla hiçbir alakası yok.
politics has nothing to do with it.

bunun dil ile bir alakası var mı?
well, what does this have to do with language?

bunun benim arka planımla alakası yok.
this has no relevance to my background.

bana "bunun çarşafla alakası yok" dedi.
she said to me, "it is not about the burka."

onun partideki davranışının mükemmellikle alakası yoktu.
her behavior at the party was far from perfect.

hiç azerbaycan çocuklarına benzemiyor, alakası bile yok.
he does not look like azeri kids. not at all.

Çocukla ne alakası var, neyi anlatmaya çalışıyor?
what's it got to do with kid? what do they try to tell?

ya bu entarili …ne alakası var azerbaycan’la.
this has a loose robe. what's it got to do with azerbaijan?

yolda 20 dolar kaybettiysem bununla ne alakası var?
what does the loss of 20 dollars along the way have to do?

kanser ile ilgili şeylerden birisi de yaşlanmayla alakası.
so, the thing about cancer is that it's a disease of the aged.

miri arazi kavramının, toprak sahipleriyle bir alakası yoktur.
the concept of miri land has no longer any relevance to landowners.

Çok şaşırmıştım. hijyenik ped kullanmakla süt bütçesinin alakası ne?
then i was shocked. what is the connection between using a sanitary pad and a milk budget?

ve kesinlikle hayır, benim ofisimin nasıl gözüktüğüyle alakası yok.
and certainly, no, it doesn't look a thing like my office.

artık kitapla hiç bir alakası yok; ama sanırım orada iyi dağıtm yapmışlar.
it now has no relevance to the book whatsoever, but it's a nice spread, i think, in there.

demek istediğim, bunun teknoloji, eğlence ve dizaynla ne alakası olabilir ki?
i mean, what does this have to do with technology, entertainment and design?

bunun kontratları ile alakası yok, size doğru söylemek, onların avantajına olduğununda bunu yapıyorlar.
there is nothing in their contract, in fact, that makes it to their advantage always, to tell you the truth.