您搜索了: akageuka (斯瓦希里语 - 土耳其语)

bali alikanusha, na akageuka.
aksine yalan saymış ve yüz çevirmişti.

alikunja kipaji na akageuka,
(peygamber) yüzünü ekşitti ve döndü.

utamwita kila aliye geuza mgongo na akageuka.
(kendine) Çağırır; sırtını dönüp gideni,

huko, wakiwa wanamtazama, akageuka sura, uso wake ukang'aa kama jua na mavazi yake yakawa meupe kama nuru.
onların gözü önünde İsanın görünümü değişti. yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi bembeyaz oldu.

baada ya siku sita, yesu aliwachukua petro, yakobo na yohane juu ya mlima mrefu peke yao. huko, yesu akageuka sura mbele yao,
altı gün sonra İsa, yanına yalnız petrus, yakup ve yuhannayı alarak yüksek bir dağa çıktı. onların gözü önünde İsanın görünümü değişti.

basi, yesu akageuka akamwona, akamwambia, "binti, jipe moyo! imani yako imekuponya." mama huyo akapona saa ileile.
İsa arkasına dönüp onu görünce, ‹‹cesur ol, kızım! İmanın seni kurtardı›› dedi. ve kadın o anda iyileşti.

bwana akageuka na kumtazama petro, naye petro akakumbuka yale aliyokuwa ameambiwa na bwana: "leo kabla jogoo hajawika, utanikana mara tatu."
rab arkasına dönüp petrusa baktı. o zaman petrus, rabbin kendisine, ‹‹bu gece horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin›› dediğini hatırladı ve dışarı çıkıp acı acı ağladı.

lakini yesu akageuka, akawatazama wanafunzi wake, akamkemea petro akisema, "ondoka mbele yangu, shetani! fikira zako si za kimungu ila ni za kibinadamu!"
İsa dönüp öteki öğrencilerine baktı; petrusu azarlayarak, ‹‹Çekil önümden, Şeytan!›› dedi. ‹‹düşüncelerin tanrıya değil, insana özgüdür.››

hapo petro akageuka, akamwona yule mwanafunzi ambaye yesu alimpenda, anafuata (huyu mwanafunzi ndiye yule ambaye wakati wa chakula cha jioni, alikaa karibu sana na yesu na kumwuliza: "bwana ni nani atakayekusaliti?")
petrus arkasına döndü, İsanın sevdiği öğrencinin kendilerini izlediğini gördü. bu öğrenci, akşam yemeğinde İsanın göğsüne yaslanan ve, ‹‹ya rab, sana kim ihanet edecek?›› diye soran öğrencidir.