您搜索了: ı have been dying to try this place (英语 - 土耳其语)

i've been dying to meet you.
sizinle görüşmeye can atıyordum.

i want to try this.
bunu denemek istiyorum.

i'd like to try this.
bunu denemek istiyorum.

tom wants to try this on.
tom bunu denemek istiyor.

i'd like to try this on.
bunu denemek istiyorum.

i would like to try this dress on.
bu elbiseyi denemek istiyorum.

they say: "if we had a say in the affair we would not have been killed in this place."
"bizim bir yetkimiz olsaydı burada öldürülmezdik," diyorlar.

to try this, i went to a mario batali restaurant in manhattan -- del posto.
tatmak için mario batali'nin restoranına gittim manhattan'da bulunuyor, adı del posto.

there have been three ways to try to impact the brain: the therapist's couch, pills and the knife.
Şimdiye kadar beyni etkilemenin üç yolu vardı: terapistin koltuğu, haplar ve bıçak.

so we tried to look at all the different heat engines that have been used in history to try and convert sunlight to electricity, or heat to electricity.
güneş ışığını elektriğe çeviren veya ısıyı elektriğe çeviren, tarih boyunce kullanılmış tüm farklı ısı motorlarını inceledik.

they hide in their hearts what they do not disclose to you. they say: "if we had a say in the affair we would not have been killed in this place."
de ki: “bütün yetki ve karar allah'ındır” onlar aslında içlerinde, sana karşı açığa vuramadıkları birş eyler saklıyor ve kendi aralarında: “bu emir ve komuta işinde bir payımız olsaydı, şimdi burada olmaz, öldürülmezdik.” diyorlardı.

finally, i got some funding to try this experiment out to see if these results are replicable, if they happen everywhere else.
sonunda, bu deneyi sonuçlar tekrar edecek mi diye denemek için biraz destek buldum; her yerde tekrar edecek mi diye.

told him my idea, and you know, he is one of the bravest men in the world, as is general blair, who, in the end, gave me permission to try this experiment.
fikrimi ona anlattım ve o bu dünya üzerindeki en cesur adamlardan biridir, general blair de öyle, ki sonunda fikrimi denemem için bana şans tanıdı.

but what i've been trying to do is something that the curators at moma in my department have been doing ever since the museum was founded in 1929, which is to try and see what's going on in the world and try to use that authority in order to make things better.
yapmaya çalıştığım, moma'da benim bölümümde çalışan küratörlerin müzenin 1929 yılında kurulmasından beri yaptıklarının aynısı. o da dünyada olup bitenleri izlemek ve bu otoriteyi durumu iyileştirmek için kullanmak.

==== non-physics-based experiments ====several experiments have been carried out to try to entice future humans, who might invent time travel technology, to come back and demonstrate it to people of the present time.
====fizik dışı deneyler====zamanda yolculuk teknolojisini icat edebilecek geleceğin insanlarını, geri gelip günümüz insanlarına bunu göstermeye ikna etmeye çalışmak için birtakım deneyler yapılmıştır.

now, in the decade of darfur and iraq, a statement like that might seem somewhere between hallucinatory and obscene. but i'm going to try to convince you that that is the correct picture. the decline of violence is a fractal phenomenon. you can see it over millennia, over centuries, over decades and over years, although there seems to have been a tipping point at the onset of the age of reason in the sixteenth century. one sees it all over the world, although not homogeneously.
evet, darfur ve irak olaylarının olduğu bir onyılda böyle bir beyanat, sanrısal olmak ile edebe aykırı olmak arasında bir yerlerde görünebilir. ama sizi bunun doğru resim olduğu konusunda ikna etmeye çalışacağım. Şiddetin düşüşü kendini tekrarlayarak süregelen bir olgudur. her ne kadar 16. yüzyılda akıl Çağı'nın başlangıcında bir devrilme noktası var gibi görünse de, şiddetin düşüşünü binyıllar, yüzyıllar, onyıllar ve yıllar süresince görebilirsiniz. bu, homojen bir biçimde olmasa da, tüm dünyada görülebilir.