您搜索了: afgestorven (荷兰语 - 土耳其语)

het is afgestorven.
bu ölü.

het is... afgestorven.
acaba...? Öldü.

pardon, 'afgestorven'.
affedersin, nekrotik.

weefsel is afgestorven.
dokular çürümüş.

de vrucht is afgestorven.
düşük oldu.

afgestorven. dan moet het eraf.
gangren olur ve kesilir.

de darm is nog niet afgestorven.
bağırsağının öldüğünü sanmıyorum.

- z'n hypofyse was afgestorven.
- hipofiz bezi nekrotize olmuş.

de hoop is bijna afgestorven in u.
İçindeki umut neredeyse ölmüş!

die zijn afgestorven, waardeloos dood vlees.
diğerleri çürümüş, işe yaramaz ölü etinden ibaret.

- als er genoeg cellen zijn afgestorven.
genetik olarak yüksek derecede hassaslıkla... değiştirilmiş ve programlanmış hücresel ölüm.

alleen het buitenste weefsel was afgestorven.
sadece üst yüzeyi ölüymüş.

de meeste hersencellen zijn afgestorven door zuurstofgebrek.
uzun süre ölü kaldığı için beynine oksijen gitmedi ve beyin hücreleri öldü.

het kan afgestorven weefsel weer tot leven brengen.
peki neden bütün deneklerde aynı karaciğer hastalığı var?

hun zenuwen zijn vast afgestorven omdat ze zo stom zijn.
Çünkü aptal oldukları için sinirleri ölmüş.

de helft is afgestorven. nu werken ze amper meer.
Öldüğünü sanmıştım, ama şimdi yürüyemiyor.

dat is behoorlijk wat afgestorven weefsel in de dunne darm.
İnce bağırsağının büyük bir kısmı çürümüş. bir kısmını kurtarabilir misiniz?

een product dat weer leven kan inblazen in afgestorven haarzakjes.
bu, ölmüş saç köklerini yeniden canlandıracak bir ürün.

er is vast een reden dat het niet is afgestorven. je schuldgevoel.
suçluluğun tabii ki, chuck değil.

biomassa: verwijst naar levend en pas afgestorven biologisch materiaal.
biyokütle: yaşayan ve yeni ölmüş biyolojik maddeler anlamına gelmektedir.