Results for i can only secret underground wom... translation from English to Turkish

i can only wait.
sadece bekleyebilirim.

i can only speak for myself.
ben sadece kendim adıma konuşabilirim.

i can only pay 100 dollars at most.
sadece en fazla 100 dolar ödeyebilirim.

i think i can only stay three months
ben sadece üç ay kalabilir düşünüyorum

and i can only try to speculate on how he did it.
ve ben bunu nasıl yaptığıyla ilgili tahminde bulunmaya çalışıyorum.

i can only wonder if this is the same for everyone else.
sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.

there is a possibility that serbia will get the candidate status, but i can only speculate.
sırbistan'ın aday statüsü alma olasılığı da var ama ben bu konuda ancak spakülasyon yapabilirim.

i can only talk about the locations we looked for him, but haven't found him.
yalnızca onu aradığımız yerleri söyleyebilirim, fakat onu bulamadık.

"i can only say that the key lies with the croatian government in zagreb," he said.
asselborn, "yalnızca şunu söyleyebilirim ki, anahtar zagreb'deki hırvat hükümetinin elindedir."

and from all of this, i can only conclude that people, not just students, are really hungry for this.
ve tüm bunlardan sadece şu sonucu çıkarabilirim insanlar, sadece öğrenciler değil, buna gerçekten açlar.

french foreign minister bernard kouchner stated that "i can only welcome the prospect of a palestinian state outlined by the israeli prime minister.
fransız dışişleri bakanı bernard kouchner, “İsrail başbakanı tarafından belirtilmiş bir filistin devleti fikrini sadece sıcak karşılarım” dedi .

but at this moment i can only say she left too soon and i am sorry about that," democratic party of serbia official milos aligrudic told setimes.
fakat şu anda çok erken gittiğini ve bu konuda çok üzgün olduğumu söyleyebilirim." dedi.

we live in one of these worlds, and i can only show it as a sheet, but it's really three-dimensional.
bu dünyaların birinde yaşıyoruz ve bunu sadece bir sayfa olarak gösterebilirim, ama bu gerçekten üç boyutlu.

and he said, "speaking for myself, i can only say that the grandeur of the cosmos serves only to confirm a belief in the certainty of a creator."
dr. von braun,'kendi adıma konuşmak gerekirse, söyleyebileceğim tek şey; kainatın ihtişamının bir yaratıcının kesinliğini doğrulamaya hizmet ettiğidir.' demiştir

because what that question assumes is that our external world is predictive of our happiness levels, when in reality, if i know everything about your external world, i can only predict 10 percent of your long-term happiness.
Çünkü bu sorunun anlattığı şey dış dünyanın mutluluk seviyelerimizin belirleyiciği olduğu, gerçekte ise, dış dünyanızla ilgili herşeyi bilirsem, uzun vadeli mutluluğunuzun sadece yüzde 10'unu tahmin edebilirim.

(moses) said, "lord, i can only speak for myself and my brother; keep us away from the evil-doers".
(musa), "ya rabbi, dedi, ben kendimden ve kardeşimden başkasına malik değilim. bizimle, o yoldan çıkmış toplumun arasını ayır."

"i can only say that we have gone further in that investigation than marty, but i cannot disclose any details," bruno vekaric said. "we gathered a lot of evidence, including witness testimonies, and discovered the identities of certain victims."
"sadece soruşturmada marty'den daha fazla ilerlediğimiz söyleyebilirim, fakat hiçbir ayrıntı veremem." diyen bruno vekariç şöyle devam etti: "tanık ifadeleri de dahil olmak üzere bir çok kanıt topladık ve belli kurbanların kimliklerini ortaya çıkardık."