From professional translators, enterprises, web pages and freely available translation repositories.
und alle brandopfer dem herrn zu opfern auf die sabbate, neumonde und feste, nach der zahl und gebühr allewege vor dem herrn,
Şabat günü, yeni ay töreni ve öbür bayramlarda rabbe yakmalık sunular sunulduğunda da hazır bulunacaklardı. rabbin önünde, kendileri için belirlenen ilkeler uyarınca uygun sayıda sürekli hizmet edeceklerdi.
dies ist die gebühr aarons und seiner söhne von den opfern des herrn, des tages, da sie überantwortet wurden priester zu sein dem herrn,
harunla oğulları kâhin atandıkları gün rab için yakılan sunulardan paylarına bu düştü.
er sagte: "was mir mein herr an fester stellung verliehen hat, ist besser (als eure gebühr).
"rabbimin bana verdikleri sizinkinden daha iyidir. bana gücünüzle yardım edin de sizinle onların arasına sağlam bir sed yapayım.
an dem tage wird allah ihnen (alles) nach gebühr heimzahlen, und sie werden erfahren, daß allah allein die lautere wahrheit ist.
allah o gün, hakettiklerini tam olarak ödeyecek ve allah'ın apaçık bir gerçek olduğunu öğreneceklerdir.
unilever hatte bei seinen einzelhändlern in irland kühlregale aufgestellt, ohne dafür eine gebühr zu verlangen, jedoch mit der bedingung, daß darin nur unilever-produkte gelagert werden durften.
unilever, irlanda’daki dağıtıcılara, yalnızca unilever ürünlerini depolamaları karşılığında, herhangi bir bedel talep etmediğiderin dondurucular dağıtmıştır.
und dahin hatten sie zuvor gelegt speisopfer, weihrauch, geräte und die zehnten vom getreide, most und Öl, die gebühr der leviten, sänger und torhüter, dazu die hebe der priester.
bu yüzden ona büyük bir oda vermişti. eskiden bu odaya tahıl sunuları, günnük, tapınak eşyaları, ayrıca kutsal yasa uyarınca levililere, ezgicilere, tapınak kapı nöbetçilerine verilen buğdayın, yeni şarabın, zeytinyağının ondalıkları ve kâhinlere verilen bağışlar konulurdu.
der herr aber sprach: wie ein großes ding ist's um einen treuen und klugen haushalter, welchen der herr setzt über sein gesinde, daß er ihnen zur rechten zeit ihre gebühr gebe!
rab de şöyle dedi: ‹‹efendinin, uşaklarına vaktinde azık vermek için başlarına atadığı güvenilir ve akıllı kâhya kimdir?
eine schar hat er geleitet, einer anderen aber wurde nach gebühr irrtum zuteil, da sie sich die satane zu beschützern außer allah genommen hatten; und (sie) meinen, sie seien rechtgeleitet.
(o) bir topluluğu doğru yola iletti, bir topluluğa da sapıklık hak oldu. Çünkü onlar, şeytanları allah'tan başka dostlar tuttular ve kendilerinin de doğru yolda olduklarını sanıyorlar.