Imparare a tradurre dagli esempi di traduzione forniti da contributi umani.
Da traduttori professionisti, imprese, pagine web e archivi di traduzione disponibili gratuitamente al pubblico.
common or predominant use
yaygın veya baskın kullanım
Ultimo aggiornamento 2014-02-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
that we might follow the magicians if they are the predominant?"
"büyücüler üstün gelirse onlara uyabiliriz."
Ultimo aggiornamento 2014-07-03
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
Attenzione: contiene formattazione HTML nascosta
and allah was predominant in his career, but most of mankind know not.
allah emrinde galiptir. fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Ultimo aggiornamento 2014-07-03
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
this resulted in the predominant religion in the country being roman catholicism.
bu durum, ülkede roman katolikliğin baskın hâle gelmesiyle sonuçlanmıştır.
Ultimo aggiornamento 2016-03-03
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
and allah is predominant over his affair, but most of the people do not know.
allah emrinde galiptir. fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Ultimo aggiornamento 2014-07-03
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
predominant agricultural trends are intensification on the one hand and land abandonment on the other.
her ikisi de biyolojik çeşitliliğe zarar veren eğilimler olarak kabul edilmektedir.
Ultimo aggiornamento 2014-02-06
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
the predominant garden types in the ancient world were domestic gardens and sacred gardens.
antik Çağ dünyasında eve ait bahçeler ve kutsal bahçeler hakim olan bahçe tipleriydi.
Ultimo aggiornamento 2016-03-03
Frequenza di utilizzo: 1
Qualità:
substitution treatment combined with psychosocial care is the predominant treatment option for opioid users in europe.
psikososyal bakımla birlikte yapılan ikame tedavisi avrupa’daki opioid kullanıcıları için en yaygın tedavi seçeneğidir.
the predominant drive for material wellbeing has played a major role in the biological and ecological disturbances witnessed today.
birden çok faktöre bağlı nedensellik, karmaşıklık ve belirsizlikler konusunda giderek artan farkındalık, ab antlaşması’nın tedbir ve önlem prensiplerinin bu konuyla her zamankinden daha ilgili olduğu anlamına da gelir.
in the majority of member states, substitution treatment combined with psychosocial care has become the predominant option for opioid users.
yatarak tedavi gören hastaların, ortalama olarak ayakta tedavi gören hastaların özellikleriyle benzerlikleri bulunmaktadır: 30 yaş civarında, çoğunlukla erkek ve tedaviye birincil opioid kullanımı yüzünden başlayanlar (24).
compared with other ottoman subjects, they were the predominant power in commerce and trade as well in diplomacy and other high offices.
diğer osmanlı unsurları göz önünde bulundurulduğunda, yahudiler, ticaret, diplomasi ve diğer önemli kurumlarda güç sahibiydi.
[it will be] through our signs; you and those who follow you will be the predominant."
ayetlerimize yemin olsun ki, siz ve size uyanlar, galip gelenler olacaksınız."
and when the magicians arrived, they said to pharaoh, "is there indeed for us a reward if we are the predominant?"
büyücüler firavunun huzuruna varınca ona: “biz galip gelirsek, elbet bize büyük bir ödül verilir herhâlde!” dediler.
a portrait is a painting, photograph, sculpture, or other artistic representation of a person, in which the face and its expression is predominant.
portre, resim, fotoğraf, heykel ve benzeri sanat türlerinde bir kişinin yüzünün ve yüz ifadesinin betimlenmesi ile oluşturulan eserdir.
and whoever is an ally of allah and his messenger and those who have believed - indeed, the party of allah - they will be the predominant.
allah'ı, o'nun resulünü ve iman edenleri dost edinen/allah'tan, o'nun resulünden ve iman edenlerden yüz çeviren bilsin ki, galip gelecek olanlar allah'ın taraftarlarıdır.
some of these factors -- either alone, or in combination -- are of predominant importance, as they may lead to developing nonfatal acute coronary syndrome.
bu faktörlerin bazıları -tek başına veya birlikte- ölümcül olmayan akut koroner sendrom gelişimine yol açabilecekleri için büyük önem taşıyorlar.
china central television or chinese central television (formerly beijing television), commonly abbreviated as cctv, is the predominant state television broadcaster in mainland china.
Çin merkez televizyonu (, "zhōngguó zhōngyāng diànshìtái", ) veya yaygın kısaltma ile cctv, Çin halk cumhuriyeti'nin başlıca televizyon yayın kuruluşudur.
gaga had been living in chicago and completing the songs for "artpop", which was being influenced by the r&b and hip hop music predominant there.
gaga Şikago'da yaşarken ve üçüncü stüdyo albümü "artpop" için ürettiği şarkıları tamamlarken, baskın bir şekilde r&b ve hip hop tarzı müziklerin etkisi altında kaldı.