Results for sen varossun ama ben seni gine se... translation from Turkish to English

sen bende olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem.
had i said it you would surely have known, for you know what is in my heart though i know not what you have.

"ama ben seni görmeye geldiğimde kendime inanmıyordum" dedim.
"but when i came to see you," i said, "i didn't believe in myself.

sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem.
thou knowest what is in my heart, thou i know not what is in thine.

eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir. sen bende olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem.
'isa will say: hallowed be thou! it was not for me to say that to which had no right; had i said it, thou would have surely known it; thou knowest that which is in my mind and know not that which is in thy mind. verily thou!

eğer onu söylemişsem sen onu elbette bilirsin. sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem.
had i said it you would surely have known, for you know what is in my heart though i know not what you have.

ama ben senin de bilmeni istemiyorum, bu yüzden sandalyenin üstünde arkana dön.
but i don't want you to know either, so swivel around on your chair.

sen benim içimde olanı bilirsin ama ben senin zatında olanı bilmem. Çünkü sen, evet sen, gaybları çok iyi bilensin!"
if i indeed said it, thou knowest it, knowing what is within my soul, and i know not what is within thy soul; thou knowest the things unseen

sen bende olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilmem. gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen sensin sen."
if i indeed said it, thou knowest it, knowing what is within my soul, and i know not what is within thy soul; thou knowest the things unseen

‹‹bugün rabbin mağarada seni elime nasıl teslim ettiğini gözünle görüyorsun. bazıları seni öldürmemi istedi. ama ben seni esirgeyip, ‹efendime el kaldırmayacağım, çünkü o rabbin meshettiği kişidir› dedim.
behold, this day thine eyes have seen how that the lord had delivered thee to day into mine hand in the cave: and some bade me kill thee: but mine eye spared thee; and i said, i will not put forth mine hand against my lord; for he is the lord's anointed.