Sie suchten nach: hardly likely (Englisch - Türkisch)

that's hardly likely.
bu neredeyse hiç uygun değil.

he hardly works.
o, neredeyse hiç çalışmaz.

he can hardly speak.
o neredeyse konuşamıyor.

i'm hardly ever home.
neredeyse hiç evde değilim.

he hardly studies chemistry.
o, neredeyse hiç kimya çalışmaz.

now, she hardly remembers him.
Şimdi onu zar zor hatırlıyor.

you hardly ever work, do you?
neredeyse hiç çalışmıyorsun, değil mi?

and he said, "hardly anything.
"neredeyse hiçbir şey.

he can hardly speak any english.
o, neredeyse hiç İngilizce konuşamaz.

she can hardly walk, let alone run.
koşmak şöyle dursun, neredeyse yürüyemiyor.

hardly anyone in south america did.
guney amerika'da bunu neredeyse kimse yapamadi.

and i just simply say, "hardly."
ben de diyorum ki, hiç de değil.

i could hardly refuse tom's help.
tom'un yardımını güçlükle reddedebildim.

i could hardly refuse tom's challenge.
tom'un sorununu güçlükle reddedebildim.

"i cannot say never, but i must say it's hardly likely," serb state presidency member nebojsa radmanovic told the newspaper vecernij list when asked if banja luka's position would change.
sırp devlet başkanlığı üyesi nebojsa radmanoviç, vecernji list gazetesinde banja luka'nın tutumunun değişip değişmeyeceği sorusuna verdiği yanıtta, "asla dememek lazım, ama biraz zor," dedi.