Sie suchten nach: he was dressed down in public (Englisch - Türkisch)

he was dressed in blue.
o, mavi giyinmişti.

he was dressed in black.
o, siyah giymişti.

he was laughed at in public.
herkesin önünde ona gülündü.

she was dressed in wool.
o yünlü giyinmişti.

he insulted me in public.
o, bana herkesin önünde hakaret etti.

he made fun of me in public.
o, herkesin içinde benimle alay etti.

he is used to speaking in public.
o, toplum içinde konuşmaya alışkındır.

he's used to speaking in public.
o, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

he is accustomed to speaking in public.
o herkesin önünde konuşmaya alışkındır.

tom was dressed casually.
tom gündelik giyinmişti.

she was dressed in white at the party.
partide beyaz giymişti.

since he was dressed in black, he looked like a priest.
siyah giyindiği için rahibe benziyordu.

jane was dressed as a man.
jane, bir erkek gibi giymişti.

have you ever sung in public?
herkesin önünde hiç şarkı söyledin mi?

don't swear in public.
herkesin önünde küfretmeyin.

"landmarks in public land management.
"landmarks in public land management.

he lay down in a comfortable position.
rahat bir pozisyonda uzandı.

down in columns
sütunlarda dikey olarak

don't make a scene in public.
herkesin önünde rezalet çıkarmayın.

or i washed up in public rest rooms.
ya da umumi tuvaletlerde yıkanıyordum