Sie suchten nach: leading (Englisch - Türkisch)

leading edge
leading edge

leading strand
dna ikileşmesi

display leading zeroes
Önde gösterilecek sıfır

"the leading men of mgm.
"the leading men of mgm.

minutes with leading zeros
h - hour, 24-hour format; i.e. "00 "to "23"

he is leading a fast life.
o, hızlı bir yaşam sürüyor.

she is leading by two meters.
o, iki metre ile önde gidiyor.

kvarh leading import / export
kvarh başlangıç içe aktarımı/ dışa aktarımı

leading me right into your hands
ekmeğine yağ sürüyorum

industry leading performance and efficiency.
endüstri lideri performans ve verimlilik.

dementieva was leading 7-6, 3-0.
dementieva maçı 7-6 ve 3-0 önde götürüyordu.

the leading deadbeats are state institutions.
Önde gelen borçlular ise devlet kurumları.

the leading principles for the scada are:
scada'nın önde gelen ilkeleri şu şekildedir:

by leading a movement and making change.
bir harekete öncülük ederek. değişiklik yaparak.

turkish prosecutor wants leading party banned
türkiye''nin yargıtay başsavcısı anketlerde Önde giden partinin kapatılmasını İstedi

it's like the blind leading the clueless.
bu, körler sağırlar birbirini ağırlar gibi.

leading the way -- what's leading the way?
başı çeken -- başı ne çekiyor?

daladier became a leading member of the radicals.
daladier radikallerin önde gelen bir üyesiydi.

%s: removing leading '/' from absolute path names
%s: mutlak yol adlarının başındaki '/' işaretinin kaldırılması

china is the world's leading producer of rice.
Çin dünyanın önde gelen pirinç üreticisidir.