Sie suchten nach: monolithic (Englisch - Türkisch)

the linux kernel is monolithic.
linux çekirdeği monolitiktir.

but even the liberal democracies are not monolithic.
fakat liberal demokrasiler bile tek parça değil.

the pkk itself is not a monolithic group, analysts say.
analizciler, pkk’nın tek parçadan oluşmadığını söylüyor.

the site is made of monolithic stones, each weighing two tonnes.
site her biri iki tonluk monolitik taşlardan yapılmış.

"these types of responses are not representative of a monolithic turkish voice.
enstitü başkanı, "bu tür tepkiler hiçbir şekilde türklerin ortak sesini temsil etmemektedir.

"the turkish government and opinion elites aren't monolithic, any more than their american counterparts.
silahsızlanma uzmanı ve monterey enstitüsü öğretim görevlisi dr. philipp bleek, konuyla ilgili görüşünü şöyle özetliyor: "bu konuda türk hükümeti ve kanaat önderleri, en az amerikalı meslektaşları kadar birbirinden farklı görüşlere sahip.

and find other ways to encourage the discussion to be against sort of monolithic, single solutions, and more about a multiplicity of things.
ve de bu konuşmayı yekparelikten tek çözümlü olmaktan kurtaracak ve çeşitlilik sağlayacak yollardan yardım edebilecek.

however, the ottoman era cannot be taken as a monolithic issue, but rather is composed of different stages, some of them glorious, others marked by defeat.
bununla birlikte, osmanlı dönemi monolitik olarak algılanamaz; daha ziyade farklı dönemlerden oluşmaktadır ve bu dönemlerin bazılarında muzaffer, bazılarında ise mağlup olunmuştur.

like its predecessor, it is a hybrid 16-bit/32-bit monolithic product with an ms-dos based boot stage.
Öncüsü windows 95 gibi, windows 98 de 16-bit/32-bit arası hibrit çalışan bir işletim sistemidir.

2.2.3 construction of the southern drainage channel and the adjacent structures, including dispersive rocky soils excavation with its transportation up to 3 km length and arrangement of discharge monolithic reinforced concrete channels.
2.2.3 yekpare betonarme kanalların tahliye düzenlemesi ve 3 km uzunluğa kadar taşıma ile dağılımlı kayalık toprak kazı işleri dahil olmak üzere güney drenaj kanalı ve bitişik yapıların inşaatıı.

this differs from the more traditional monolithic kernel, in which the operating system kernel is a single very large program composed of a huge number of "parts" with special abilities.
bu, daha geleneksel bir yapı olan ve işletim sisteminin tek parça olarak çalıştığı ve dev kısımlardan oluşan monolitik çekirdek (kernel) içeren diğer işletim sistemlerinden çok farklıdır.

nothing like this existed in china, where there was one monolithic state covering a fifth of humanity, and anyone with any ambition had to pass one standardized examination, which took three days and was very difficult and involved memorizing vast numbers of characters and very complex confucian essay writing.
boyle birsey cin'de olmadi. monolotik devletin oldugu yerde, insanligin 5te biri bulunuyordu, herhangi hirsi olan herhangi biri, standart testi gecmek zorundaydi. bu test kisinin 3 gununu aliyordu ve cok zordu. cesitli numara karakterlerini hafizada tutma, ve cok karisik , kompleks makale yazimi bu testlerin arasindaydi.

an integrated circuit or monolithic integrated circuit (also referred to as an ic, a chip, or a microchip) is a set of electronic circuits on one small plate ("chip") of semiconductor material, normally silicon.
tümdevre (ya da yonga, kırmık, çip, mikroçip, tümleşik devre, entegre devre), yarı iletken maddeler ile tasarlanmış ince bir ya da birkaç yüzey üzerine yerleştirilmiş bir elektronik devredir.