Sie suchten nach: please do not give up (Englisch - Türkisch)

do not give up and keep writing.
vazgeçme ve yazmaya devam et.

you must not give up.
pes etmemelisin.

they did not give up hope.
onlar umutlarını kaybetmediler.

how do you be so energetic and not give up?
nasıl bu kadar enerjik oluyorsun ve de vazgeçmiyorsun?

do not give in to those demands.
o taleplere boyun eğmeyin.

and have said to each other, 'do not give-up your idols.
"dediler ki, 'tanrılarınızı terketmeyin.

how can you be so energetic and not give up?
nasıl bu kadar enerjik olup pes etmeyebiliyorsun?

do not give short measure and short weight.
hem ölçü ve tartıyı eksik tutmayın!ben sizin bolluk içinde olduğunuzu görüyorum.

do not give my enemies cause to gloat over me.
bir de sen düşmanları bana güldürme.

always measure with justice and do not give short measure.
tartmayı doğru yapın, tartıyı eksik tutmayın.

so plot against me all together; then do not give me respite.
artık siz bana, toplu olarak dilediğiniz tuzağı kurun, sonra bana süre tanımayın."

and if they do not give up this claim, all who have disbelieved among them shall be subjected to painful chastisement.
bu dediklerinden vazgeçmezlerse elbette onlardan inkar edenlere acı bir azab dokunacaktır.

they said, "lot, if you do not give up preaching, you will certainly be expelled (from this town)".
"ey lut! bu sözlerinden vazgeçmezsen, mutlaka kovulacaksın" dediler.

and they said, “do not give up your gods; do not give up wadd, nor souwa, nor yaghoos, and yaooq, and nassr.
"dediler ki, 'tanrılarınızı terketmeyin. ne vedd'i, ne suva'ı, ne yeğus'u, yeuk'u ve nesr'i bırakmayın."