Sie suchten nach: you can't this my lips (Englisch - Türkisch)

you can't do this.
bunu yapamazsın.

you can't afford this.
bunu göze alamazsın.

you can't do this to tom.
bunu tom'a yapamazsın.

hey, you can't make this up.
hey, bunu uyduramazsınız.

you can't handle this alone.
bunu tek başına idare edemezsin.

you can't pull the wool over my eyes.
beni kandıramazsın.

you can't defeat tom without my help.
tom'u benim yardımım olmadan yenemezsin.

you can't understand this sentence, can you?
bu cümleyi anlayamıyorsun, değil mi?

you can't swim well, can you?
İyi yüzemezsin, değil mi?

you can't imagine it, can you?
onu hayal edemezsiniz, değil mi?

you can't speak english, can you?
İngilizce konuşamazsın, değil mi?

is this my life?
bu benim hayatım mı?

my lips are sealed.
dudaklarım mühürlüdür.

make this my default address
konumumuzu secin

my lips often get chapped in the winter.
dudaklarım kışın sık sık çatlar.

i can't feel my lips; my face is frozen; i can't feel my hands; i can't feel my feet.
dudaklarımı hissetmiyorum; yüzüm donuk. ellerimi hissetmiyorum; ayaklarımı hissetmiyorum.

i ended up with this: my maltese falcon.
ve buna ulaştım: benim malta Şahinim.

and i call this my "year of speaking dangerously."
bu yıla "tehlikeli konuşma yılım" diyorum.

i put my flippers on. i could barely part my lips.
paletlerimi giydim. dudaklarımı zorlukla ayırabildim.

o my people, i do not ask you for any money for this; my reward comes only from god.
"ey halkım, buna karşılık sizden herhangi bir para istemiyorum. Ücretim ancak allah'tan gelir.