Sie suchten nach: hasten (Englisch - Türkisch)

so do not ask me to hasten.
(durun,) size ayetlerimi göstereceğim, benden acele istemeyin.

would they hasten on our doom?
azabımız gelsin diye acele mi ediyorlar?

this is what you used to hasten.’
acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)

by the angels who hasten along
derken öne geçip yarışı kazananlara,

so ask me not to hasten (them).
(durun,) size ayetlerimi göstereceğim, benden acele istemeyin.

do they seek to hasten our chastisement?
azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar?

this is what you sought to hasten."
acele gelmesini beklediğiniz şey budur işte! (denir.)

are they seeking to hasten our punishment?
azabımıza mı meydan okuyorlar?

now, when already you seek to hasten it!'
halbuki onun çarçabuk gelmesini istiyordunuz.

we would hasten them on in every good?
biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)?

did you want to hasten your lord's command?"
rabbinizin emrini (beklemeyip) acele mi ettiniz?" dedi.

is [because] we hasten for them good things?
biz onların hayırlarına koşuyoruz (veya yardım ediyoruz)?