Sie suchten nach: atteindra (Französisch - Türkisch)

un châtiment les atteindra dans la vie présente.
dünya hayatında onlar için azab vardır, ahiret azabı ise daha zordur.

la batterie sera considérée comme faible lorsqu'elle atteindra ce seuil
pil seviyesi bu düzeye geldiğinde düşük olarak değerlendirilecek

où que vous soyez, la mort vous atteindra, fussiez-vous dans des tours imprenables.
her nerede olursanız olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız.

la batterie sera considérée comme étant à un niveau critique lorsqu'elle atteindra ce seuil
pil seviyesi bu düzeye geldiğinde kiritik olarak değerlendirilecek

six fois il te délivrera de l`angoisse, et sept fois le mal ne t`atteindra pas.
yedinci kez de sana zarar vermez.

dis: «rien ne nous atteindra, en dehors de ce qu'allah a prescrit pour nous.
de ki onlara: "hakkımızda allah'ın yazdığından başkası bize asla ulaşmaz.

mais si vous ne faites pas ainsi, vous péchez contre l`Éternel; sachez que votre péché vous atteindra.
‹‹ama söylediklerinizi yapmazsanız, rabbe karşı günah işlemiş olursunuz; günahınızın cezasını çekeceğinizi bilmelisiniz.

dis: «rien ne nous atteindra, en dehors de ce qu'allah a prescrit pour nous. il est notre protecteur.
de ki: "allah'ın bize yazdığından başkası başımıza gelmez.

les gens des cités sont-ils sûrs que notre châtiment rigoureux ne les atteindra pas le jour, pendant qu'ils s'amusent?
ya da (o) ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken azabımızın onlara gelmeyeceğinden emin midirler?

un châtiment les atteindra dans la vie présente. le châtiment de l'au-delà sera cependant plus écrasant et ils n'auront nul protecteur contre allah.
dünya hayatında bir azap var onlar için; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. onları allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur.

comment (agiront-ils) quand un malheur les atteindra, à cause de ce qu'ils ont préparé de leurs propres mains?
elleriyle hazırladıkları bir felakete uğrayınca da halleri nice olur?

a peine aurez-vous battu le blé que vous toucherez à la vendange, et la vendange atteindra les semailles; vous mangerez votre pain à satiété, et vous habiterez en sécurité dans votre pays.
bağbozumuna kadar harman dövecek, ekim zamanına kadar bağlarınızdan üzüm toplayacaksınız. bol bol yiyecek, ülkenizde güvenlik içinde yaşayacaksınız.

comment (agiront-ils) quand un malheur les atteindra, à cause de ce qu'ils ont préparé de leurs propres mains? puis ils viendront alors près de toi, jurant par allah: «nous n'avons voulu que le bien et la réconciliation».
başlarına kendi işlediklerinden ötürü bir musibet çattığında sana gelip: "biz, iyilik etmek ve uzlaştırmaktan başka bir şey istemedik" diye de nasıl allah'a yemin ederler?