Sie suchten nach: memantulkan (Indonesisch - Türkisch)

memantulkan
yansıtmak

memantulkan....
İşliyoruz...

fisher memantulkan bola.
fisher topu içeri sokuyor.

'echo' (memantulkan suara).
echo.

itu hanya memantulkan sinyal.
sadece tersine çevireceğiz.

kamu tidak bisa memantulkan suara...
- sen...

dan kaca yg bisa memantulkan gambar ?
ve o yansıtıcı camlar?

dia memantulkan sesuatu dari kami semua.
...hepimizin içinde bir şey alevlendirdi.

...oh,karena dia bisa memantulkan suara.
- Çünkü yankı yapıyor.

sebenarnya, dalam kriket kami memantulkan pada...
aslında biz kriket oyununda--

es dan salju akan memantulkan cahaya matahari.
kar ve buz güneş ışınlarını yansıtacak ve atmosfer tekrar dengelenecek.

dan jack memantulkan pukulan lemah ke base kedua.
jack son anda yumuşak bir vuruş yaptı.

karena memantulkan bayangan yang tidak seperti aslinya.
görüntümüzü çarpık ve çirkin yansıtır.

kita akan memantulkan sinar ke mata mereka untuk menahannya
onları durdurmak için gözlerine ışık yansıtacağız.

tidak cukup udara untuk memantulkan sinar matahari.
güneş ışığını yansıtacak kadar hava yoktu.

dinding ruang ini memantulkan energi yang datang ke arahnya.
bölmenin duvarları enerjiyi direkt olarak yansıtır.

kau tembakkan radar ke tanah, tulang akan memantulkan gambarnya.
radarı toprağın altına sokuyor ve kemikten yansıyan görüntüyü işliyoruz.

mereka tampaknya telah memantulkan sinyal perangkat di ruangan ini.
görünüşe göre bu odadan bir sinyal almışlar.

dan ini memantulkan frekuensi pada unitnya. setidaknya itu dalam teori.
ve sürekli her yerden yansıyarak kafalarını karıştırıyor.

aku tak bisa memantulkan sinyal pelacak agen patel. atau telepon satelit.
ajan patel'a az önce uydu aracılığıyla ulaştım.