Sie suchten nach: nepravednim (Kroatisch - Türkisch)

takav korak poduzetnici drže nepravednim, ali vlada ustrajava kako nije imala izbor.
girişimciler isyan etmesine karşın, hükümet başka seçeneği olmadığında ısrar ediyor.

mustafa sonmez, istraživački novinar, također pripisuje krivnju nepravednim sudovima i porastu kriminala.
araştırmacı gazeteci mustafa sönmez, bunların yanı sıra mahkemelerdeki adaletsizliğin ve suç faaliyetlerindeki artışın da durumdan sorumlu olduğuna inanıyor.

srbijanski dužnosnici ustrajavali su kako postoji politička volja za rješavanje preostalih pitanja, ali su se požalili kako se sučeljavaju s nepravednim pritiskom.
sırp yetkililer geri kalan meseleleri çözmek için siyasi iradenin mevcut olduğunda ısrar etmelerine karşın, adil olmayan bir baskıyla karşı karşıya olduklarından şikayet ettiler.

i hrle k tebi kao na zbor narodni; i narod moj sjeda preda te i sluša tvoje rijeèi, ali ih ne izvršuje: naslaðuju se njima u ustima, a srce im ide za nepravednim dobitkom.
halk her zamanki gibi sana geliyor. benim halkım olarak önünde oturuyor, sözlerini dinliyor, ama dediklerini yapmıyorlar. ağızlarıyla istekli olduklarını açıklıyorlar, ama yürekleri haksız kazanç peşinde.

"smatrao bih vrlo nepravednim da zajednica grčkih ciprana uživa u dobrobitima članstva, a turska u dobrobitima ulaska u predakcesijsku etapu, dok samo turski ciprani ne dobivaju ništa", rekao je verheugen.
verheugen, "kıbrıs rum toplumunun üyeliğin avantajlarından yararlanması, türkiye'nin katılım öncesi safhanın avantajlarından yararlanması, sadece kıbrıs türklerinin hiçbir şey kazanmaması adaletsiz olurdu," dedi.