Sie suchten nach: thesauros (Latein - Türkisch)

ut ditem diligentes me et thesauros eorum replea
hazinelerini doldururum.

numquid ingressus es thesauros nivis aut thesauros grandinis aspexist
dolunun ambarlarını gördün mü?

filii ieiheli zathan et iohel frater eius super thesauros domus domin
yehielinin oğulları: zetamla kardeşi yoel. bunlar rabbin tapınağının hazinelerinden sorumluydu.

divitias tuas et thesauros tuos in direptionem dabo gratis in omnibus peccatis tuis et in omnibus terminis tui
Çapul malı olarak vereceğim.

et tulit thesauros domus domini et thesauros regios et universa diripuit scuta quoque aurea quae fecerat salomo
süleymanın yaptırmış olduğu altın kalkanlar dahil rabbin tapınağının ve sarayın bütün hazinelerini boşaltıp götürdü.

populos ad montem vocabunt ibi immolabunt victimas iustitiae qui inundationem maris quasi lac sugent et thesauros absconditos harenaru
ve kumlarda saklı hazinelerle doyacaklar.››

ipse selemith et fratres eius super thesauros sanctorum quae sanctificavit david rex et principes familiarum et tribuni et centuriones et duces exercitu
Şelomitle kardeşleri boy başlarının, kral davutun binbaşılarının, yüzbaşılarının ve öbür ordu komutanlarının verdiği armağanların saklandığı hazinelerden sorumluydular.

fuit autem ezechias dives et inclitus valde et thesauros sibi plurimos congregavit argenti auri et lapidis pretiosi aromatum et armorum universi generis et vasorum magni preti
hizkiya çok zengin ve onurlu biriydi. altını, gümüşü, değerli taşları, baharatı, kalkanları ve çeşit çeşit değerli eşyası için hazineler yaptırdı.

at ille respondit pax vobiscum nolite timere deus vester et deus patris vestri dedit vobis thesauros in sacculis vestris nam pecuniam quam dedistis mihi probatam ego habeo eduxitque ad eos symeo
kâhya, ‹‹merak etmeyin›› dedi, ‹‹korkmanıza gerek yok. parayı tanrınız, babanızın tanrısı torbalarınıza koydurmuş. ben paranızı aldım.›› sonra Şimonu onlara getirdi.