Sie suchten nach: habemus ovum (Latein - Türkisch)

ovum
yumurta

in quo habemus redemptionem remissionem peccatoru
onda kurtuluşa, günahlarımızın bağışına sahibiz.

numquid non habemus potestatem manducandi et bibend
yiyip içmeye hakkımız yok mu bizim?

fiduciam autem talem habemus per christum ad deu
mesih sayesinde tanrıya böyle bir güvenimiz vardır.

carissimi si cor non reprehenderit nos fiduciam habemus ad deu
sevgili kardeşlerim, yüreğimiz bizi suçlamazsa, tanrının önünde cesaretimiz olur, ondan ne dilersek alırız. Çünkü onun buyruklarını yerine getiriyor, onu hoşnut eden şeyleri yapıyoruz.

aut solus ego et barnabas non habemus potestatem hoc operand
geçimi için çalışması gereken yalnız barnabayla ben miyim?

in quo habemus fiduciam et accessum in confidentia per fidem eiu
mesihte ve mesihe olan imanımızla tanrıya cesaret ve güvenle yaklaşabiliriz.

quoniam per ipsum habemus accessum ambo in uno spiritu ad patre
onun aracılığıyla hepimiz tek ruhta babanın huzuruna çıkabiliriz.

habemus altare de quo edere non habent potestatem qui tabernaculo deserviun
bir sunağımız var ki, tapınma çadırında hizmet edenlerin ondan yemeye hakları yoktur.

et hoc mandatum habemus ab eo ut qui diligit deum diligat et fratrem suu
‹‹tanrı'yı seven kardeşini de sevsin›› diyen buyruğu mesih'ten aldık.

in quo habemus redemptionem per sanguinem eius remissionem peccatorum secundum divitias gratiae eiu
tam bir bilgelik ve anlayışla üzerimize yağdırdığı lütfunun zenginliği sayesinde mesihin kanı aracılığıyla mesihte kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına kavuştuk.

nec quicquam quaeremus trans iordanem quia iam habemus possessionem nostram in orientali eius plag
Şeria irmağının karşı yakasında onlarla birlikte mülk almayacağız, çünkü bizim payımız Şeria irmağının doğu yakasına düştü.››

audemus autem et bonam voluntatem habemus magis peregrinari a corpore et praesentes esse ad deu
cesaretimiz vardır diyorum ve bedenden uzakta, rabbin yanında olmayı yeğleriz.

et scimus quoniam audit nos quicquid petierimus scimus quoniam habemus petitiones quas postulavimus ab e
her ne dilersek bizi işittiğini bildiğimize göre, ondan dilediklerimizi aldığımızı da biliriz.

aut si petierit ovum numquid porriget illi scorpione
ya da yumurta isterse ona akrep verir?

filioli mei haec scribo vobis ut non peccetis sed et si quis peccaverit advocatum habemus apud patrem iesum christum iustu
yavrularım, bunları size günah işlemeyesiniz diye yazıyorum. ama içimizden biri günah işlerse, adil olan İsa mesih bizi babanın önünde savunur.

et ne velitis dicere intra vos patrem habemus abraham dico enim vobis quoniam potest deus de lapidibus istis suscitare filios abraha
kendi kendinize, ‹biz İbrahimin soyundanız› diye düşünmeyin. ben size şunu söyleyeyim: tanrı, İbrahime şu taşlardan da çocuk yaratabilir.

dixitque saul ad puerum suum ecce ibimus quid feremus ad virum panis defecit in sitarciis nostris et sportulam non habemus ut demus homini dei nec quicquam aliu
saul, ‹‹gidersek, adama ne götüreceğiz?›› dedi, ‹‹torbalarımızdaki ekmek tükendi. tanrı adamına götürecek bir armağanımız yok. neyimiz kaldı ki?››

decem autem viri repperti sunt inter eos qui dixerunt ad ismahel noli occidere nos quia habemus thesauros in agro frumenti et hordei et olei et mellis et cessavit et non interfecit eos cum fratribus sui
ancak onlardan on kişi İsmaile, ‹‹bizi öldürme!›› dediler, ‹‹tarlada saklı buğdayımız, arpamız, zeytinyağımız ve balımız var.›› böylece İsmail vazgeçip onları öbürleriyle birlikte öldürmedi.

deus noster ergo non iudicabis eos in nobis quidem non tanta est fortitudo ut possimus huic multitudini resistere quae inruit super nos sed cum ignoremus quid agere debeamus hoc solum habemus residui ut oculos nostros dirigamus ad t
ey tanrımız, onları yargılamayacak mısın? Çünkü bize saldıran bu büyük orduya karşı koyacak gücümüz yok. ne yapacağımızı bilemiyoruz. gözümüz sende.››