Sie suchten nach: svagda (Serbisch - Türkisch)

radujte se svagda.
sürekli dua edin.

jer gospod ne odbacuje za svagda.
Çünkü rab kimseyi sonsuza dek geri çevirmez.

i muèiæu seme davidovo zato, ali ne svagda.
süleymanın günahından ötürü davut soyunun gururunu kıracağım, ancak sonsuza dek değil.› ››

tada mu rekoše: gospode! daj nam svagda taj hleb.
onlar da, ‹‹efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!›› dediler.

a ja æu se svagda uzdati, i ponavljaæu hvale tebi.
sana övgü üstüne övgü dizeceğim.

blago onima koji drže istinu i tvore pravo svagda!
sürekli doğru olanı yapanlara!

i metaæeš na sto hlebove, da su postavljeni svagda preda mnom.
ekmekleri sürekli olarak huzuruma, masanın üzerine koyacaksın.››

svagda u svakoj molitvi svojoj za sve vas s radošæu moleæi se,
İlk günden şimdiye dek müjdenin yayılmasındaki işbirliğinizden dolayı her duamda hepiniz için her zaman sevinçle dilekte bulunuyorum.

gospod je car svagda, doveka, nestaæe neznabožaca sa zemlje njegove.
uluslar onun ülkesinden temizlenecek.

a dobro je revnovati svagda u dobru, i ne samo kad sam ja kod vas.
niyet iyiyse, yalnız aranızda olduğum zaman değil, her zaman gayretli olmak iyidir.

blago èoveku koji se svagda boji; a ko je tvrdoglav, upada u zlo.
İnatçılık edense belaya düşer.

konačno, vlada želi da reši problem jednom za svagda i političkim merama kod kuće.
son olarak da, hükümet yurtiçindeki atacağı siyasi adımlarla sorunu kalıcı olarak çözmek istiyor.

nije onda ni čudo što većina u regionu želi da period sukoba jednom za svagda stavi iza sebe.
dolayısıyla bölgede çoğunluk, çatışma sürecinin geride kalmasını istiyor.

nek mu ona bude kao haljina, u koju se oblaèi, i kao pojas, kojim se svagda paše.
bir kuşak gibi hep onu sarsın! düşmanlarının konuşmasıdır.

a mefivostej sedjaše u jerusalimu, jer svagda jedjaše za carevim stolom, a beše hrom na obe noge.
İki ayağı sakat mefiboşet hep kralın sofrasında yemek yediğinden yeruşalim'de oturuyordu.

a reèe neko od njih, njihov prorok: kriæani svagda lažljivi, zli zverovi, besposleni trbusi.
kendilerinden biri, öz peygamberlerinden biri şöyle demiştir: ‹‹giritliler hep yalancıdır, azgın canavarlar, tembel oburlardır.››

ali hvala bogu koji svagda nama daje pobedu u hristu isusu, i kroz nas javlja miris poznanja svog na svakom mestu.
bizi her zaman mesihin zafer alayında yürüten, onu tanımanın güzel kokusunu aracılığımızla her yerde yayan tanrıya şükürler olsun!

a ja znadoh da me svagda slušaš; nego rekoh naroda radi koji ovde stoji, da veruju da si me ti poslao.
beni her zaman işittiğini biliyordum. ama bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye söyledim.››

i kad se god prinose žrtve paljenice gospodu u subote, i na mladine i praznike, u broju po redu svom svagda pred gospodom,
Şabat günü, yeni ay töreni ve öbür bayramlarda rabbe yakmalık sunular sunulduğunda da hazır bulunacaklardı. rabbin önünde, kendileri için belirlenen ilkeler uyarınca uygun sayıda sürekli hizmet edeceklerdi.

a bog je kadar uèiniti da je medju vama izobilna svaka blagodat, da u svemu svagda svako dovoljstvo imajuæi izobilujete za svako dobro delo;
her zaman, her yönden, her şeye yeterli ölçüde sahip olarak her iyi işe cömertçe katkıda bulunabilmeniz için, tanrı her nimeti size bol bol sağlayacak güçtedir.